ADNAN ŞENSOY KİMDİR?
Hatırıma geldikçe ekleme yaptığım için Biyografi son güncelleme Ekim 2024
Anne tarafından Samsun Tekkeköy, baba tarafından eskiden Çarşamba ilçesine bağlı şimdi kendi ilçe olan Salıpazarı’lıyım. 1810’larda TERME’liymişiz
03 Ekim (H: 7 Muharrem 1405) İstanbul, Şişli doğumluyum. Hacı Annem, doğduğum gün Şişli Etfal Hastanesi’nde yangın çıktığını hep anlatır.
Beşikteyken ise abimin beni küçük kamyonuna bindirip Okmeydanı’nda Halide Edip Adıvar mahallesindeki evimizin balkonundan aşağıdaki boşluğa atmaya çalıştığını söyler. Ancak abim, kafamı balkon demirliklerinden geçiremediği için komşu kadının hacı anneme seslenmesiyle annem yetişip beni kurtarmış. Hacı Annemin bu olaya dair söyledikleri her zaman aklımdadır.
O sırada annem abime dönüp, “Oğlum, bak bu bebek!” demiş. Bu yüzden abim, ortaokula kadar bana hep “bebek” diye hitap etmiş.
Hacı Annemin bir başka hatırası da, babamın amcası (merhum) Bahattin amca ve eşi Dürdane yengenin beni çok sevdikleri için bir gün kaçırmalarıdır. Beni kendi çocukları gibi büyütmek isteyen Bahattin amca ve Dürdane yenge, beni alıp Samsun’daki köylerine götürmüşler. Bunun üzerine ailem, beni geri almak için Samsun’a gitmek zorunda kalmış.
Hacı Annem, hayatımı bir gün sesli kayıt yapmayı düşündüğünü söyledi. “Şimdilik aklıma geldikçe yazıyorum” dedi. Olursa biterse ben de yayınlarım. Hem canlı bir roman gibi olur, hem de teşvik ve ibret niteliğinde bir hatıra kalır.
Hayatımın “Biyografik filmi” veya “biyografik dizisi” bile çekilebilir belki yıllar sonra. Hacı annem önce ‘Yazıyorum’ dedi. Hem yazılı hem sesli. Kısmet, bitirirse paylaşırız.
* 1984 ile 1990 yılları arasında Şişli Halide Edip Adıvar Mahallesi’nde,
* 1990 ile 2000 yılları arasında ise Avcılar Firuzköy’de ikamet ettim.
* İlkokul öğrenimimi Firuzköy İlköğretim Okulu’nda,
* ortaokul öğrenimimi Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda,
* lise öğrenimimi ise Süleyman Nazif Lisesi Fen Bölümü’nde tamamladım.
* İkinci lise olarak İstanbul Recep Tayyip Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde fark derslerini vererek mezun oldum.
* Birinci üniversite olarak İlahiyat,
* ikinci üniversite olarak Kamu Yönetimi,
* üçüncü üniversite olarak ise Tarih bölümlerini okudum.
* Dördüncü üniversite olarak Kapadokya Üniversitesi Rehberlik Bölümü’nden tezsiz yüksek lisansımı tamamladım.
* Beşinci üniversite olarak aynı bölümde tezli yüksek lisans (master) yaparak, ‘İnanç Seyahatleri Kapsamında Hz. Muhammed’in (a) Veda Haccı’ başlıklı tezimi sundum ve Tur Rehberliği Bölümü’nden mezun olarak beşinci üniversitemi bitirdim.
Üniversite eğitiminin geçici süreliğine online olarak yürütülmesi nedeniyle, 2022-2023 eğitim döneminde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olarak görev yaptım.
ÇOCUKLUK DÖNEMİ VE DİNİ TEDRİSAT:
İlkokul döneminde yalnızca yaz Kur’an kurslarına, âdeten, birkaç haftalığına giderdik. Ancak 10-11 yaşından sonra cami ile bağımı kuvvetlendirdim.
Bunda ilkokul yaz kursunda tanıştığımız ve bize yön katan Yozgat’lı Ünal abinin , ortaokul din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenim Cem DOĞRU’nun, Ortaokul Türkçe öğretmenim Merhum Hasan hocanın ve Firüzköy Cami imam-hatibi Merhum Hacı İbrahim MADAK hocamın etkileri çoktur. Küçük yaşlardan itibaren dini eğitimler aldım.
Tabi çocukluk döneminde dini eğitimler alabilme sürecim çok sancılı ve zorlu olmuştu. Rehberim yoktu, danışacağım yoktur. Doğru düzgün öncülük ve önderlik edecek yakınım yoktu arzu ettiğim alanda. Bu dağınıklık ve karşama içerisinde;
Ortaokulda Üstaz Süleyman Hilmi Tunahan’ın kurslarından birine katılıp, oradan da imam-hatip lisesine geçmek istedim, fakat ailem buna razı olmadı.
Güvenlik görevlisi Bayram Abi vardı, birkaç kez beni Şeyh Abdulbaki Erol’un halifeleriyle tanıştırdı, Menzil’e gidiş biletleri ayarladı. Ancak hacı annem buna da izin vermedi.
Yanılmıyorsam, Kazım Hoca ile bir amca vasıtasıyla Kadirîlere katıldık,
Ünal Abi ile Nur talebeleriyle tanıştık,
sofilerle Nakşilere iştirak ettik.
Saadeti Ebediyye’nin karmaşaları derken adeta bir arı gibi her yere konduk.
Bütün bunlar, adet ve örfün ‘din’ diye algılandığı Kureyşvari bir atmosferde yaşandı. Dünya sahnesinde bu yaşadıklarımızın bir filmi yok, ancak mahşer günü hep birlikte izleriz, inşaallah…
Ben dinimi kendim seçtim.
Ben, tamamen kendi gayretim, mücadelem, sabrım, samimiyetim ve araştırmalarım sonucunda daha 10-11 yaşında kendim İslam’ı seçtim. Yani kimliğimdeki inancı tüm benliğimle kabul ettim. Benim gibi birçok genç de bu ortamların tek taraflı bakış açılarından sıyrılmayı başardı. Şimdi, o genç kardeşlerimden birkaç tanesini de anmak isterim:
Abdullah Abi vardı, her sabah gözü morarmış şekilde sabah namazına gelirdi. Babası, namaza gitmesin diye döverdi. Bir-iki defa komalık etmişti. Babası içkiye çok düşkündü. Halbuki Abdullah Abi hem okula gidiyor, hem çalışıyor, hem de babasının işlerini yapıyordu. Babası ise kimlik Müslümanıydı; cuma namazlarına gider, o kadar…
Bayram Abi vardı. Evden kovulmuş, dayak yemişti; babası onu evlatlıktan reddetmişti. Polis olan abisini çağırıp, ‘Bu kitap okuyup sohbetlere gitmesin, yoksa vururum’ diye tehdit etmişti, hatta silahla gözdağı vermişti.
Mustafa Yıldırım Abi vardı. Babası rahmetli olmuştu; amcaları bakıyordu ona. Bir gün amcaları yolunu kesip bıçak çekmişlerdi. Az dayak yemedi o da.
Tatlıcı Murat Abi vardı. Anne babası ayrıydı. Hem annesine bakmakla yükümlüydü, hem de ibadetlerini yapmaya ve sohbetlere katılmaya çalışıyordu. Annesi ona demediğini bırakmazdı.
Daha birkaç kişi daha vardı çevremde, kimileri hâlâ Facebook arkadaşım. Ben ve çevremdeki bu birkaç Ashab-ı Kehf misali genç mahalle baskısı değil Mekke’deki müşriklerin ashaba yaşattıkları gibi süreçler yaşadık.
Tüm bu tepkilere, yalnızlaştırmalara ve ötekileştirilmelere ‘Eyvallah’ deyip araştırmaya devam ettim. Koşturdum, gayret ettim, katlandım…
Ve şimdi hem hacı oldum hem de hoca.
Ve şunu tüm kalbimle söylüyorum: Müslüman bir aileden doğmasaydım bile, aynı akıl ve objektif analizle yine İslam’a koşardım. Kur’an’ın anlattığı ve Hz. Peygamber’in yaşadığı İslam’a…
3-5 örnekle İslam’ı anlayamazsınız.
Birkaç kişinin dinden kopuk uygulamalarını dine mal edemez, bunlar üzerinden dini değerlendiremezsiniz.
Bu, vicdanınıza da ters gelmez mi?
Zira peygamberlik müessesesi hariç hiçbir temsilci, sorumluluğunu tam anlamıyla yerine getiremeyebilir. Büyük bir firmanın 100 bayisinden 25’i, o firmanın adına yakışır kalitede hizmet sunmayabilir. Ancak bu durumda suçlu olan, o büyük firma değildir.
Suç, firmanın direktif ve sözleşmelerine bağlı kalmayan, görevini ihmal eden bayidedir.
Ne var ki büyük firmalar, temsil yeteneği olmayan bayilerle yollarını hemen ayırır. Sözleşmeleri fesheder, markasını söküp o kişiyi bayilikten çıkarır, hatta tazminat davası açar ve borçlu duruma düşürür. Ancak Allah, rahmet sahibidir; kullarına kendilerini düzeltme fırsatı verir. Hatalarından dolayı birini kulluktan ya da dininden çıkarmaz.
İslam’ı, Kur’an’dan ve Hz. Muhammed’in (a.s.) hayatından anlayabilirsiniz. Gerçekten samimi ve temiz niyetliyseniz, bir inancı veya kurumu – yani İslam’ı – yalnızca temsilcileri veya mensupları üzerinden değerlendiremezsiniz. Allah, tüm kullarına akıl, vicdan, gönül, ruh ve idrak vermiştir. Her insanın hayatı farklıdır, ancak her birine sunulan ilahi imkanlar, genel olarak merhamet üzerinedir.
Her dağın kendine uygun karı, çiçeği, böceği, toprağı olur. Rabbim hepimizi korusun, sevsin ve kalplerimize doğruyu taşımayı nasip etsin.
Özellikle ortaokul ve lise dönemlerimde merhum Hacı İbrahim MADAK hocamdan çok ders aldım.
Haftada bir de tecvid, talim ve Riyazu-s’Salihin hadis derslerini Fatih Çollak hocanın talebesi olan, dönemde Marmara İlahiyat Fakültesi’nde öğrenci ve Fatih Camii baş imamı, şimdilerde ise Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme Kurulu Başkanı olan Hafız Osman Şahin hocanın hafızlık talebesi ve Fatih Camii’nde Osmanlı müderrisi olarak bilinen üstad Mehmed Emin Saraç Hocaefendi’nin de talebesi olup şimdi çilehane cami imam-hatibi Hafız Ferruh EREL hocamdan alıyordum.
Müftülük kurslarına, konferans, seminer ve toplantılarına katılmayı ihmal etmiyordum. Her Cuma Avcılar ilçe müftüsü Doç.Dr. Ahmet DURAN hocamın sohbetlerini kaçırmazdım.
Özellikle Kütüb-i Sitte tercümesiyle yıllar sonra bile sık sık eserini okuduğum merhum Prof.Dr.İbrahim CANAN hocanın ve özellikle Rasulullah’ın aile hayatıyla ilgili kitapları üzerinden Prof.Dr. Celal YENİÇERİ hocanın Avcılar ilçe müftülük binasındaki konferanslarını kaçırmazdım. Bunlar benim için yönlendirici etkiler sağlamıştı. Öyle mütevazı, öyle sakin ve hoşgörü dolu bir uslübü vardı ki, benim gibi o dönemde genç bir delikanlı için bu tavır çok ama çok önemlidir. Ve etkileri de hep olumlu olarak üzerimde kalmıştır. İşte gönüllere dokunmanın bir mimikle, bir cümleyle, bir tebessümle, sıcak bir ses tonuyla, sevgi dolu bir bakışla nasıl olduğunu öğrenmemi sağlayanlardandı.
Tokat’lı Merhum Hacı İbrahim MADAK hocam , ortaokul dönemimde caminin kütüphanesinin anahtarını bana emanet etmişti. Ortaokulda öğlenci olduğum zamanlarda, rahmetli müdür yardımcısı ve Türkçe öğretmenim Hasan hoca öğretmenlerin sigara içme odasının anahtarını bana vermişti. Ben de o odada vakit namazlarını kılar, teneffüslerde orada vakit geçirirdim. Sabahçı olduğum günlerde ise, sabah okula gider, okuldan geldikten sonra yatsı namazına kadar Firuzköy Camii’nin kütüphanesine çekilirdim. Orada saatlerce kitap okurdum.
Merhum hacı İbrahim MADAK hocam da her okuduğum kitabın yerine yenilerini getirirdi. Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı, İmam-ı Rabbani’nin Mektubatı, Diyanet’in yayımladığı kitaplar, Taberi Tarihi, İbn’ul-Esir’in eserleri, Kısas-ı Enbiya, Fedailu’l-Ashab, Menakıb-ı Evliya, Mevlana’nın Mesnevisi, Kütüb-i Sitte derken… Bu kitapları okudukça insanlardan uzaklaştığım, içe dönük bir döneme girmiştim.
Neler çekti benim yüzümden…
Bu çocuk, “Arkasında namaz kılınır mı?” sorularıyla sınandı,
“Bu çocuğun okuduğu ezan geçerli olur mu?” diyenlere göğüs gerdi,
“Bu çocuğun sohbetinden ne hayır gelir?” eleştirileriyle mücadele etti…
Hacı İbrahim MADAK hocam, vakit namazında mihrabı bana ilk emanet ettiğinde 9-10 yaşlarındaydım. Benim için dönüm noktası olan bu ilk imamlık deneyimi değil, asıl dönüm noktası imamet sonrasında cemaatin verdiği tepkilerdi. İki farklı ses yükseldi:
Birinci Ses:
“Bunun arkasında namaz kılınmaz, namaz geçersiz olur” diyen bir kesim. Bu kişiler genellikle belli bir yaşa gelmiş, cami ve cemaatle geç tanışmış insanlardı. Onların bu olumsuz tutumu neredeyse beni soğutup bu yoldan koparacaktı.
İkinci Ses:
Başta Hacı İbrahim MADAK hocam olmak üzere, ilköğretim din öğretmenim Cem Doğru, müezzin Özkan abi, Bulgar muhaciri Pehlivan dede, Muşlu abiler ve birkaç hacı baba beni sahiplenip tebrik etti. İşte bu şefkatli sesler, benim hoca olmamın asıl dönüm noktası oldu. Mekke’nin fethinde Peygamberimizin kendisine imamlık verdiği Hz. Amr b. Selime (r) örnekliği önümüzde bir eğitim yöntemiydi.
İnsaflı olalım! Gençler bizim geleceğimiz. Geleceğimiz kararmasın, aydınlık olsun, nur olsun. Aşk olsun!
Sonraları merhum Hacı İbrahim MADAK hocamın teveccühüyle henüz orta okul yıllarımda minarede ezan okuyor, mihrapta namaz kıldırıyor ve cami kütüphanesi ekseninde vaaz ve sohbetler icra ediyordum.
MERHUM HACI İBRAHİM MADAK HOCAM İLE SON ÖNEMLİ HATIRAMIZ ONUN EMEKLERİNİN NETİCESİ BAKIMINDAN ÖNEMLİ O YÜZDEN PAYLAŞAYIM.
Bu yazıyı ona atfen yazmıştım:
CANIM HOCAM HACI Ibrahim Madak HOCAM. Tokat Turhal Kat köyünden…
Ömer Döngeloğlu hocam ile imam hatipten arkadaştı.Allahﷻ sana rahmet eylesin. En son Beylikdüzü müftülüğünde görevliydi. Benimle bağı Firüzköy merkez camiinde başlamıştı. Güzel Müslüman, babacan rehber, ihlaslı ve gözü yaşlı mümindin. Caminin ihtiyar birkaç kodomanı camiden kovmaya çalıştıkça beni 9 Yaşında camiinde müezzinliğe 11 yaşında mihrapta imamlığa geçirdin. Hatalarımda kolladın, günlerce saatlerce teke tek özel ders verdin. Daim motive edip güç verdin. Cami kütüphanesini bana anahtar ettin kitapları bitirdikçe alıp yerine getirdin. Ve bugün öğrendim ki uzun zamandır mücadele ettiğin kanser seni Rabbine kavuşturmuş dün. 15 Eylül…
Yüzlerce anımız, bayramlarda telefonlaşırken hâlâ onore eden gurur veren motive eden sözlerin hatırımda. Hep Hocam diye hitap eder ve hep razı olduğunu söylerdin. Tevazu ve ideal sahibiydin.
Ama unutamadığım anın 3 Mart 2015 Medine’de Ravza’nın karşısında her zaman yaptığım gibi Rasulullah’ın(ﷺ) önünde Kur’an okuyup grubuma sohbet verdiğimde kenarda göz yaşlarıyla beni izleyen senin tevafuken orada olup beni dinleyip göz yaşlarınla sarılmamızdı…
Buraya bu yazı not olarak kalsın ki okuyan sana da dua etsin Allah(ﷻ) senden razı olsun Hacı İbrahim MADAK hocam.
BAŞTA TAEKWON-DO VE FITNESS VE KICK BOX
İlkokulda Beşiktaş Spor Klübü Fulya tesislerinde miniklere katılmış ama seçilmemiştik. Sonrasında Lise yıllarında Firüzköyspor’da birkaç ay oynadım sağ kanatta. Bir yandan Vahyettin YILDIRIM hocamın spor okulunda hem Taekwon-do yapıyorum, arada birkaç ay body boulding ve birkaç ders kick boks katılıyorum.
Yoğun aktivitelerim arasında Vahyettin hocam, Vahyettin YILDIRIM hocamın spor okulunda babacan tavırlarıyla her zaman beni kolladı ve diğer alanlarda da bana destek oldu. Ara verdiğim Taekwondo’ya geri dönmemi sağladı ve kırmızı-siyah olan pum kuşağımı tamamlayarak, lisanslı siyah kuşak 1. dan sahibi olmama vesile oldu.
2019 yılında Hac ve Umre faaliyetleri durunca çalışmalarıma bir de fitness ekledim ve hâlâ devam ediyorum. “Güçlü mümin, zayıf müminden hayırlıdır”hadisini hayatıma rehber edinme zamanı bu zamanlar.
( الْمُؤْمِنُ الْقَوِيُّ خَيْرٌ وَأَحَبُّ إِلَى اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِ الضَّعِيفِ ) (Müslim, Kader 34)
Fatih Belediyesinde Kano ve okçuluk eğitimi de aldım.
Detaylar SPOR FALİYETLERİM sayfamda:
http://www.adnansensoy.com/spor/
LİSE YILLARINDAKİ YILLIKTA SINIFIN HOCASI
Lise 1. yılı, benim için bir boşluk dönemi oldu. Kimdim, kim olacaktım? Ortaokulda şekillenen kimliğime mi sadık kalacaktım, yoksa o dönemin popüler akımlarına mı kapılacaktım? Bir yılın sonunda, ortaokuldaki yüce ideal ve hedeflere odaklanan Adnan olma kararıyla kendime netlik kazandırdım. Öyle ki, Mayıs 2001’de, lise son sınıftaki okul yıllığında arkadaşlarımın yazdıkları bu kararı en iyi şekilde özetler:
Lisedeki okul müdürü Abdullah Alp hocanın oğlu Fatih Alp, sınıf arkadaşımdı. Onun başka sınıftaki arkadaşı Yalçın YAVUZ ile de tanışmıştık. Fatih bey ve Yalçın bey, gitar konusunda oldukça yetenekliydi. Hatta bugünlerde Yalçın YAVUZ’un “Söyleyemediklerim” isimli bir albümü bile var.
Fatih beyin, Aykut Kuşkaya’nın Necip Fazıl Kısakürek’in “Kaldırımlar” şiiri üzerine yaptığı kaseti getirdiğini de hatırlıyorum. Fatih Bey ve Yalçın Bey ile bir gün Cağaloğlu’na gitmeye karar vermiştik. Beraber Sultanahmet Camii’nde namaz kılacak, Ayasofya’da namaz kılmanın hayalini kuracaktık. Ayrıca Yusuf İslam (Cat Stevens), “Son Peygamberin Duaları” adlı kasetini imzalamak için oraya gelecekti. Biz de oraya gittik. Yusuf İslam’la birkaç kelimelik İngilizcemizle tanıştık, konuştuk ve elini de öpmüş olduk. Bize tebessüm etmişti. O tebessümler, o zamanlar bizim için çok kıymetliydi. Biz arayıştaki gençler için…
Okulu nadiren kırdığım bir gündü ve sanırım ilk defa Sirkeci trenine binmiştim. O kasetteki “SALAVAT” bölümünü sabahlara kadar dinlediğimi hatırlıyorum.
RADYO SOHBET PROGRAMLARIMA BAŞLAMA:
Yalova Bağlarbaşı’ndaki komşularım hatırlar; “Halvet’te şöhret olur” derlerdi. Dini yaşam tarzım sebebiyle evden ayrılmak zorunda kalmıştım. Peki, neydi benim tarzım? Sadece adet ve gelenekten gelen bir İslam anlayışını içselleştiremememdi.
“Düğünlerde meydanda halay çekip dans edecek, masalarda kadehleri boş bırakmayacak, dansözlere eşlik edeceksin; ardından kandillerde tövbe edip yedi cami dolaşarak günlük kazaları kılacaksın. Cuma namazı kılıp hemen çıkacak, cenazelerde duaya katılacaksın”, ama Kur’an’ın ve ilmin ne dediğini okuyup derinleşirsen “kafayı yersin” diyecekler. İşte bu ve benzeri ritüellere sıkıştırılan bir yaşam tarzını benimsememiş olmam…
Daha neler neler…
Hacı annem bu satırları görse ağlar durur. Dayaklar yedim, hakaretlere uğradım, iftira ve suçlamalarla karşılaştım, ötekileştirildim, hem fiziksel hem de psikolojik baskı ve zorbalığa maruz kaldım. Hem ailemden hem akrabalarımdan, hem sokaktan hem de çevremden…
Bugün hepsini mahkemeye taşısam, 18 yaşımdan önce bana yaşattıkları fiziksel ve ruhsal işkenceler nedeniyle birçok kişi insan yüzüne bakamaz hale gelebilir.
Ah, yıllar…
Elhamdülillah, bu zor süreçlerde ayağımız kaymadan bizi kurtaran Allah’a (ﷻ) sonsuz şükürler olsun…
Nefes alacak yer bırakmamışlardı. Tek suçum, kendimi Kur’an ve Sünnet’in öğrettiği İslam’ı öğrenmeye ve yaşamaya adamak istememdi. Detayları elbet mahşer günü sergilenecektir. Allah (ﷻ) hepimizi bağışlasın. Sonunda, artık terk-i sılâ icap etmişti. Birkaç defa evden kaçıp yürüyerek Mekke’ye gitmeye çalıştığımda, annem her seferinde merdivenlerde sırt çantamla beni yakalamıştı.
Geceleri, ev halkının ışık rahatsız olmasın diye mum ışığında okuduğum, gündüzleri ise balkonlarda sessizce tekrar tekrar okuduğum, Ali Fikri Yavuz Hoca’nın mealli yeşil matbu Kur’an’ım ve şu anda annemde olan meşhur yeşil seccademle her seferinde anneme yakalanıyordum.
Hâlâ hacı annem, o seccadeyi saklar. Kendisine söyledim ki, eğer getirirse çalışma odamda haritalarımın yanına asacağım; bu günleri unutmamak ve Rabbimin yardımını ve korumasını her zaman anmak için.
Her yakaladığında annem, anne hakkını öne sürerek şöyle derdi: “Nasıl gideceksin? Mekke çok uzak.” Ben de her seferinde aynı cevabı verirdim: “Gidemezsem o yolda ölürüm.“
Allahu Teala’nın hikmeti… Kim bilebilirdi ki, yıllar sonra sadece o yolun yolcusu olmakla kalmayacak, aynı zamanda o yola hizmet eden bir kimse olma nasibi de bana verilecekti…
Aşağıdaki Instagram videosu, 62. görevimde annem Mevlüde’nin hacı olmasına vesile olduğum ve Kâbe’de buluştuğumuz günün anısını taşımaktadır. (Annem, hacı grubu ile bir ay önce Mekke’ye gelmişti; ben ise özel grupla sonradan geldiğim için ancak bu şekilde buluşabilmiş olduk.)
Gel zaman git zaman, annem nihayet beni Yalova Bağlarbaşı’nda okuyan abimin yanına gönderdi. Yalova’da, abimin yanındaki boş beton odada, o meşhur yeşil seccademin üzerinde tek başıma bir kışı geçiriyordum. Walkman’imde M. Emin Ay’ın “Dolunay” kasetini dinleyip, dini radyolara kulak verdiğim o anlar benim için unutulmazdı.
Allah’ın (ﷻ) emaneti olan canımı almasını ümit ediyordum. Dünyadaki işkencelerden ve yalnızlıklardan Allah’a (ﷻ) dönmek istiyordum; günahlara bulaşmadan, hatalara karışmadan.
Yalnızlık ve uzleti seçmiştim, her şeyden hicret ediyordum. İntihar haramdı ve büyük bir günahtı. Öyleyse sabırla ve gayretle devam etmeliydim, ta ki Hz. Azrail ile buluşana dek.
Dünyadan başka bir beklentim yoktu. Ben ağlardım, hacı annem ağlardı…
Derken, komşu çocukları abimi ziyarete geldikleri bir vakitte tevafuken tanıştık. Anlaşılan Allah (ﷻ) bizi onlara sevdirmiş olmalı ki, komşular beni tanımaya ve ilgilenmeye başladılar. Biraz meczup, biraz abid bir çocuk olarak, artık eve yemek ve benzeri şeyler getirmeye başladılar.
Firuzköy Camii kütüphanesinde bulduğum, ardından Yalova’daki Hacı Hasan Sert Camii imamı İsmail TARAKLI Hocam tarafından hediye edilen Şeyh Muzaffer Ozak’ın İrşad kitabı ekseninde sohbetler yapıyordum. Tesiri Allah’tandır (ﷻ).
Sohbet notlarımın yazılı olduğu eski bir çanta, geçtiğimiz günlerde elime geçti. Aşağıda paylaşacağım; belki sizlere de feyz olur.
Yalova’da çeşitli toplulukların sohbetlerine ve toplantılarına da katıldım: Selefi grupların sohbetleri, Kadirî toplantıları, Rufai ve Uşşaki zikir meclisleri… Aklıma gelmeyen daha başka gruplara da uğradım. Firuzköy’den ilköğretim arkadaşım Kasım Taşkıran sayesinde Dolunay FM adlı radyodan haberdar oldum ve radyoya sohbet metinleri göndermeye başladım. 15 yaşında, telefon bağlantılarıyla ve yazılarla katıldığım bu radyo, 2001 yılının Kasım ayında beni bizzat programa davet etti. Radyonun sahibi Mustafa Dursun Bey, “Hocam, hafta sonları çocuk programı yapar mısınız?” dediğinde, yalnızca çocuk programı için Yalova’dan gelmeyeceğimi, ancak sohbet programı verilirse gelebileceğimi söyledim. Kabul ettiler.
Maddi bir beklentim yoktu ve yol masraflarımı karşılayacak bir desteğim de yoktu. Yalova Bağlarbaşı’ndaki komşular arada para gönderirlerdi; hacı annem de gücü yettiğince destek olurdu.
Güzergâhım hayli zorluydu:
* İmsak vaktinde tepeden aşağı yürüyerek minibüse binip ilçeye varır, ardından iskeleye geçer, vapurla Kartal’a, oradan trenle Pendik’e ve nihayetinde yürüyerek radyo binasına ulaşırdım. Radyo programlarımda genellikle ölüm, kabir, mahşer ve hesap konularını işlerdim. Radyodaki teknik görevlilerden biri (Kanber Gökçe olacak sanırım), “İşte öldüren adam geldi,” diye latife yapardı; çünkü sohbetlerimde sıkça bu konulara değinirdim.
O dönem sohbetlerime katılanlardan biri, “Bu mu Adnan Hoca? Ama bu çocuk!” diye şok geçirip bayılmıştı. Kimse o kadar ağır konuları ele alan bir çocuğu beklemiyordu. Ancak yaşadıklarımı ve bunların beni nasıl olgunlaştırdığını kimse bilmiyordu.
Programın ismi ne olsun dediler. Peygamberimizin mahşerdeki sancağı altında toplananlardan olabilme arzusuyla nefes alan biri olarak “Livailhamd Sancağı” dedik. İlk programlardan sonra RTÜK uyarı verdi radyoya. Bunun üzerinde değiştirmemi istedi radyo yönetimi. Bende her radyo sohbeti öncesinde önce iki rekat tövbe namazı kılardım, peşinden sohbetim nefsime ve dinleyene tesir versin niyetiyle hacet namazı kılardım. Fedai isimli programcı seslenmişti “Neye karar verdin” diye. Önümde seccade sağımda radyo kitaplığı vardı. Baktım ki içeriğine aşina olduğum Ebu Leys Semerkandi’nin “Gafletten Kurtuluş” isimli kitaplarını gördüm. Nefsime ve amacıma en uygun olan da zaten bu başlığın içerikleriydi. Böylece sonraları başka radyolarda da devam edip 19 yıl sürecek radyo sohbetlerim başlamış oldu.
İlk zamanlarda sohbetlerimde kendimi tutamaz, gözyaşları içinde “Allah” deyince ağlardım, anlatırdım. İntiharın haram olmasaydı onu bile düşünürdüm. Dışlanmış ve itilmiş bir çocuk olarak, Rabbimin adını andıkça gözyaşlarımı tutamazdım. Ferruh hocamla birgün bu zorlu günlerimin ardından Fatih caminde buluşmuştuk. O da öğrenci yurdunda öğrenciydi. Cenaze kapısı dışındaki çaycıda sohbet ederken ona demiştim ki “Ameller niyetlere göre değil mi hocam, eğer haram olmasaydı intihar ederim. Ancak Allah haram saydığı için ve Peygamber şiddetle yasakladığı için uzak duruyorum. Bu niyetim sebebiyle her nefesinde ve yaşadığım her anda sevap aldığımı umuyorum. Çünkü şerri defetmemin tek niyeti Allah’ın rızasına olan iştiyakım”…
Firuzköy Camii kütüphanesi benim halvet mekânım gibiydi. Bir keresinde orada sohbet ederken Muşlu bir abi gelip, “Ağlaman için sana para mı veriyorlar?” diye küçümseyici sözler söylemişti. O sözler beni günlerce yaralamıştı. Annem o günleri çok iyi hatırlar… 40’lı yaşlardaki bir adamın, cami kütüphanesinde kendini yetiştirmeye çalışan bir gence böyle sözler söylemesi ne kadar yıkıcıydı. Bir derdin mi var demeliydi, başımı okşamalı yardımcı olmalıydı. Ama o yanımdaki birkaç kişinin içinde beni rencide etmeyi seçmişti. Günlerce ağlamıştım bu sözlerden dolayı. Zaten Allah’tan başkası hiç bir şeyi ve kimsesi olmayan garip bir çocuk olarak çırpınıyordum. Beni yaraladıkça, kırdıkça, çiğnedikçe ne ellerine geçiyordu? Ama anlıyorum ki bu yaşananlar beni yaralarken iman ve ihsan kökünü ruhuma sarsılmaz temellerle yerleştiriyordu.
Cami hoparlöründen ezan okumaya çalışırken, beyaz sakallı emekli bir komutan gelir, beni iter ve yüksek sesle, makam olmadan ezanı okurdu. Dışlanmışlık hissettiğim o günler çok zordu. Onlar bana bunu yaptıkça caminin bir yerine siner uzun uzun secdede ağlar, sonra hacı anneme gelip anlatır yine ağlardım.
Rabbimden başka anlayanım, soranım, sahip çıkanım yoktu. Bu hâllerim, medreseye yerleşene kadar sürdü. Medreseye yerleştikten sonrasında ise artık dıştan değil, içten içe ağlamayı öğrendim. Artık sadece içimde ağlıyordum. Gözlerim dışarıya sızdırmasa da kalbim her şeyi biliyordu.
Bu yaşanmışlıklar ve Rabbimin lütfu, bana güç verdi. Zorluklarla mücadele ettim, pes etmedim, gayret ettim. Öğretmek veya birilerine cevap vermek veya birilerini bilgiyle ezmek için hiçbir cümle öğrenmedim. Sadece hayatın anlamı ile amacını yaşamak için koşturdum. Ancak öğrendiklerim beni bireysel olmaktan azat etmiyor tebliğ ile sorumlu tutuyordu. İstesem de istemesem de bu mesuliyetimdi.
Şimdi hem hocayım hem de hacıyım. Rabbimin yardımıyla, insanlara faydalı olma gayretimle yola devam ediyorum.
2010-2011 sezonunda Show TV’nin “Siyaset Meydanı” programında sabit katılımcı ve konuşmacıydım. Videolarım, youtube kanalımda ve web sitemin “Televizyon Programlarım” sayfasında mevcuttur. O dönemde Ercan abi isimli bir sabit konuk vardı. Kanalın servis aracı, bir gün beni Kadir Has Üniversitesi’ndeki yayın platosuna götürürken, araçta bana sordu: “Adnan hocam, kusura bakmazsan yaşını sorabilir miyim? Çünkü sen çok ağır başlısın, yaşın ileride izlenimi veriyor ama yüzün gözün sanki çok daha genç gibi.” O zaman 25 yaşındaydım galiba. Yaşımı söylediğimde çok şaşırdı. “Senin yaşındaki bir insanın coşkulu olmalı, hoplamalı zıplamalı,” diye iyi niyetle belirttiği üzere neden böyle olmadığımı anlattım. O da, “Şu yaşına kadar yaşadıkların hızlı yaşamana neden olmuş,” diyerek yaşanmışlıklarımın beni erken olgunlaştırdığını takdir etti. “Birçok şeyi çok erken yaşadım, ondandır demiştim.”
Yine de her şeye rağmen her şey için Rabbimden razıyım. Her zaman söylediğim gibi…
2001’den 2002’ye kadar haftada üç gün Dolunay Fm’de, 2003 yılında Boğaziçi FM’de her Cumartesi akşamı saat 21.00’den Pazar sabah 06.00’a kadar sadece Rasulullah’ı (ﷺ) anlattığım radyo sohbetim vardı. Ardından, 2005 yılından itibaren 103.2 Özel FM’de aynı çizgide radyo sohbetlerime devam ettim. 2001 yılından itibaren yaklaşık 19 yıl süren bu süreçte, 2005’ten bugüne kadar 103.2 Özel FM’de Hz. Peygamber’i (ﷺ) ve Sahabe’yi “Gafletten Kurtuluş” isimli radyo programıyla anlatmaya devam ettim. Mart 2020’de radyo sohbetlerim noktalandı. Ülke genelinde birçok bölgesel ve yerel radyo kanalı, eski radyo kayıtlarımı yayınlamaktadır.
Dolunay Fm’den ayrılmamın nedeni Bayram hoca isimli büyüğümüzün beni yanlış yönlendirip radyo yönetimiyle yani Mustafa bey ile karşı karşıya getirerek egale etmesi olmuştu. Şöyle ki tüm radyo konserlerinde benim ve bu hocamızın adı reklamlarda yayınlanır peşinden ezgi ve ilahi sanatçılarının katılımı anlatılırdı. Biz sohbet ederdik, başta ve aralarda sanatçılar ezgi okurlardı. Bir gün Bayram Yalçınkaya hoca beni aradı. Mevlit kandili programı ücretsiz demişlerdi. Ancak öğrendim ki ücret alınacakmış. Adnan hoca ben gitmeyeceğim protesto edeceğim, bizim adımızı kullanıp İstanbul Fatih Aksaray’daki Yıldız sarayındaki Peygamberimizin Mevlit konserinden bilet ücreti alıyorlarmış. Sende gitme vb diye söyledi. Hem kendisine güvendiğim, hem de büyüğüm olduğu için sözünü dinledim. Sonra ne mi oldu? Ben söz dinleyip gitmedim. Lakin Bayram hocam gitmiş. Böylece radyo beni sildi, programlarımı noktaladı. Zaten para vb şey almıyordum, yol masrafını bile kendim çekmeye çalışıyordum. Buradaki hizmet kapım böylece kapanmış oldu. O zaman ki radyo sohbet kayıtlarım internette var.
Sonra Boğaziçi fm’de yine aynı isimli yani Gafletten Kurtuluş adıyla sohbetlere başladım. Boğaziçi Fm’den ayrılmamın nedeni herhangi bir ücret almadığım radyo konser organizasyonu ve benim Tiyatral programlarımdan, radyo müdürü Burhan Dursun beyin benim bilgim dışında ısrarla aldığı ücret bilgisini öğrenmem olmuştu. Kendisini bu konuda kınadım ve programı ben bıraktım.
Sonra Lalegül Fm’de sohbete başladım. Lalegül Fm’den ayrılmamın sebebi ise Dolunay Fm’de tanıdığım Sudan asıllı bir beyefendi oldu. Ben edeben evden radyoya gitmeden önce radyoyu arayıp son durumu öğrenirdim. Yani yayın var mı, elektrik vs. Bazen teknik arızayla yayın olmazdı çünkü. Boşuna gitmiş olmayayım diye. Yine aradığımda bu Sudan asıllı beyefendi çıktı telefona ve bana “hocam yönetim programlarınızı noktaladı” dedi. Neden dedim. Bilgim yok dedi. Halbuki müdürü İlyas bey bana çok ilgili davranmıştı. Çok kırıldım. Ve gençlik kırgınlığıyla aramadım. Halbuki yıllar sonra İlyas abiyle karşılaştığımda bana “benim bilgim yok, iptal de söz konusu değil. Neden beni aramadınız hocam. Ben de siz kendiniz bıraktınız diye düşündüm. Yoksa program içeriği iyiydi” demişti. Halbuki o Sudan’lı beye benim iyiliğim dokunmuştu. Hasedini anlamadım. Bir daha da ne gördüm ne duydum.
Sonra Özel Fm’de yine aynı adla sohbetlerim başladı. Yayın müdürü Kemal bey ile anlaşmıştık. Özel Fm’deki sohbetlerim 2005’te başlamıştı. 2019 Şubat ayına kadar devam etti. Radyo uzakta olduğu için son aylarda kayıtları evde yapıp gönderiyordum. En son Mekke’nin fethi sohbetini yapıp üç ayrı bölüm olarak göndermiştim. Ancak pazar günü oldu baktım ki yayın yok. Kanalı aradım açan yok. Mesaj attım dönen yok. Ertesi gün cevap verdiler yönetim programınızı noktaladı diye. 19 Yıllık radyo sohbetlerimin büyük çoğunluğunu yani 2005-2019 arası 14 yılını verdiğim radyo yönetimi herhangi bir ücret veya menfaat elde etmediğim sohbetlerimi bıçak gibi kesmişti. Yine büyük kırgınlık yaşadım. Neden dedim. Kimseden cevap yok. Sonra bir sosyal medya yazısı yazdım. Şahısların ve kurumların vefasızlığı ile ilgili. Ne var ki ben Rabbim için yapmıştım. Kayıbım yoktu. Ancak vefa neredeydi. Hocam artık beğenmiyoruz bu hafta veda et diyemezler miydi? Demediler. Lakin sonra özür kabilinden bir plaket gönderdiler eve. Radyo sohbetleri sayfamda görebilirsiniz.
19 Yıllık radyo sohbetlerimin arşivi için:https://app.box.com/s/zf2ypzzs1kd7u9givend
MEDRESE VE İLAHİYAT:
Dolunay Fm’in umre grubuyla 2002’de ilk umre görevim nasip oldu. 34 günlük tam Ramazan umre görevimde, Medine’de Hasan Abdurrahman isimli bir Suud’lu zengin ile tanıştım. Londra’da yaşayan eşi Kosovalı olan bu insan beni çok sevdi. Onunla, babun’nisa kısmındaki küçük alanda, Rasulullah’ın (ﷺ) kabrinin yanında tanıştık. Beni evine götürdü, ailesiyle tanıştırdı, harçlıklar, hediyeler vs. derken Medine İslam Üniversitesi’nde okumamı önerdi. Hocalarıyla tanıştırdı. “Medine’de kal. Evin eşin aşın bizden,” dedi. Annemle konuşup karar vereyim dedim; ancak annem asla ve katta izin vermedi. Hasan Abdurrahman, kararımı dönersem aramamı istedi. Medine kapısı açılmıştı; ama kapattık.
Umre dönüşü ailevi sebeplerden ötürü eve dönemedim. Ailevi sebeplerden akrabalar da beni sahiplenemediler; dolayısıyla kimsesizdim. Gerçi öz ablam gibi gördüğüm Fatih’ten Nuriye abla, Kurtköy’den Hatice abla, Besire (Nesibe) abla, Esenyurt’tan Ayşe abla gibi bazı ablalar, yalnız bırakmamaya maddi ve manevi desteklemeye çalıştılar. Ben de gayretlerime bu desteklerle devam ettim. Radyo dinleyicilerimden Şaban Özer abi başta olmak üzere, bazı ablaların ve abilerin evinde kalıyordum.
Bir takkem, namaz ve sohbetlerde taktığım bir eski aç-kapa Nokia telefonum, bir de uzun bir palto ile biraz çamaşırım vardı.
Şaban Özer abinin evinde kaldığımda, hanımı Hatice abla annem gibi hizmetlerimi görmüştü. Bir ara hasta olup birkaç gün onlarda kaldığımda, evladına bakar gibi bana baktı. Bu arada diğer abla ve abiler ziyaretime gelip yoğunluk oluştururdu; bir kere bile şikayet etmediler. Hep dua ile anıyorum o ikisini ve üç kızları olan kız kardeşlerimi.
Kestirme yolla özet ancak böyle.
Neyse, abilerdi, ablalardı. Onlar da her ihtiyacımda koşuyorlar, ben de onlara sohbetler veriyordum. Annem, benim durulmayacağımı görünce, oğlu Ezher Üniversitesi’nde okuyan biriyle tanışıp beni de oğluyla görüştürdü. 1-2 ay boyunca onunla Mısır’a gidip yerleşecek, gönlümdeki azme orada devam edecektim.
Bu kişi ile yüzyüze görüştüğümüz anı hatırlıyorum. Hacı annem detayları konuşmamız için eve çağırmıştı. Salonda konuşuyorduk. Neden istiyorsun demişti. Bende Peygamberimiz “Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız doğruyu bulursunuz” hadisindeki gibi ahirzaman sahabesi olma arzusuyla yine onlar gibi ilim için hicretler istiyorum der demez. Bu sözün hadis olduğuna dair kaynağın nedir? demişti. Cevap verememiştim. O günden sonra her zaman gaflete gelmedikçe hep kaynaklar üzerinden konuşmaya gayret ettim.
Uçak bileti alıp vizeye başvuru aşamasında annem, benden ayrılığın hayaline bile dayanamadı. Ah, bu analar var ya, bu analar…
Sonra yurt içinde çözüm aradık. Hafız Ferruh EREL hocamın kursuna yerleşeyim istedik. Onunla konuştuk. Yine aile içi sorunlar ters gitti bazı şeyler. Sonra teyzemin Fatih ilçesinde katıldığı sohbet halkaları vardı. Nihayetinde birkaç kursa başvurduk Şeker AYDIN teyzem ve arkadaşı Gönenli Mehmet Efendi nin manevi kızı Fatma teyze vasıtasıyla. Lakin yaşım 18 altı olduğu için ailesiz kimisi almak istemedi, kimisi de 12 yaş üstü diye almak istemedi. Nihayetinde son dönem osmanlı müderris ve şeyhlerinden Şeyh Hacı Ali Haydar Ahıskalı efendi hazretlerinin yolunda Şeyh Mahmud USTAOSMANOĞLU ‘na (İsmailağa cami) bağlı bir kurs kabul etti. Hem ders alacak hem sohbet ve ders verecektim. Ramazan BALIM hocam sahiplendi, masraflarımızı karşılattı, abiliğini de esirgemedi. Bana iyi niyetle de olsa ablalar, evler, konserler, radyo aktiviteleri vs bırakmamı istedi. Benli Zeynep abla diye oğluyla sürekli gelip giden bir abla da benzer bilgiler paylaşınca ben de bir yolunu bulup imtihan ettim ve ara verdim. Gerçi bazı ayrılıklar ve terkler yanlış yorumlara ve algılara sebebiyet verdi. “Allah ve Rasulune(ﷺ) çağırdığım ve sadece bunu anlattığımda beni dinleyin aksi takdirde kaale almayın;” dediklerim ilk imtihanımda döküldüler. Ben de hocamı dinledim. Bazılarını terk ettim. Bazılarına ara verdim. Asıl ayrılığı ise askerdeyken yapmayı planlamıştım. Böylece askerlik sonrasında Allah(ﷻ) için yeni hedeflere daha ihlaslı ve samimi yoldaşlarla ilerleyebilirim diye düşünmüştüm. Ramazan Hocam işte bu ilk medrese aylarında tüm sohbet etkinliklerimi bırakmamı isteyince hepsini bıraktım. 2-3 Ay sürdü bu zaman dilimi. Bu zaman diliminde hocamdan ders alıyor, çocuklara ders veriyor bazı yerlerde de sohbet ediyordum. Sohbet hocası diye tanıtırdı beni. İsmailağa Cami istiharecisinden ve hocamdan sohbetlere yeniden başlamam konusunda izin tekrar verilince yeniden kaldığım yerden radyo, sahne ve ev sohbetlerine devam ettim. Medresede kimsesiz kaldığım zamanlarda birkaç defa üzüntü etkisiyle hastalandım. Sinüzit vs ilk defa oldum. En yakındaki devlet kliniğine gittim ama antibiyotikler yüklediler bir sürü düzgün de bakmadılar. Radyo sohbetlerinde pazar sabahları Eyüp Sultan camiinde sabah namazından sonra tanışmak isteyen gelsin sohbet ederiz çağrılarıma uyarak camiye gelip tanıştığım ilk dinleyicilerimden Sedat ÇAYLAK kardeşim, Kamil ÖNDER abi ve Salih DAŞBAŞ abi geldiler hep geldikleri gibi. Kendi özel doktorlarına götürdüler arabalarıyla, tedavimi üstlendiler, ilaçlarımı aldılar, yedirdiler, gezdirdiler. Allah(ﷻ) için gayret edince Allah(ﷻ) kendisi için seni seven ve seveceğin insanları yığıyor etrafına aynı kandan olmasan, akraban ve hemşehrim olmasa bile…
Meryem Suresi 96. Ayet vb bir çok ayeti hayatımda yaşadım:
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمٰنُ وُدًّا
İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah(ﷻ), (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.
O kursta bana özel oda, imkanlar vs. 2002 Aralık-2004 Mayıs arası yatılı olarak Osmanlı usûlü Sarf-Nahiv (Emsile, Bina, Avamil, Maksud, İzhar) vs Klasik medrese eğitimimi ilahiyat okurken merhum Bayram Ali ÖZTÜRK hocanın talebesi muhterem Ramazan BALIM hocamdan beşyüz evlerde medrese-i mahmudiye’de icra ettikten sonra A.Ü. İlahiyat Fakültesinde eğitimimi tamamladım. İkinci üniversite olarak da Kamu Yönetimi okudum.
Hali hazırda son dönem osmanlı müderris ve şeyhlerinden Şeyh Ferşadzâde İbrâhim Hakkı (Ferşad Efendi) hazretlerinin talebesi Trabzon Çaykara’da doğup Erzurum Pasinler’de yaşayan Çöğenderli Hacı Salih efendinin oğlu İstanbul Vaizi merhum Hacı İsmail Fakirullah (BİLGİN)’in oğlu İstanbul Mihrimah Sultan Cami uzman baş imam-hatibi Hafız Hacı İbrahim Hakkı (BİLGİN) hocaefendiden tashih-i huruf ve tillo usulü ulumu islamiye tahsiline devam ediyorum. Aynı zamanda Şeyhulkurra Hafız merhum Mikdat Temiztürk hocadan icazetli olan hocamdan Kur’an kıraat ilimlerinden meharici huruf, tashihi huruf, talim alıyorum.
Kendisi meşhur Tillo medreseleri hocası Şeyh Molla Burhaneddin’in talebelerindendi. Ben de hacda Arafat’ta birkaç kez kendisiyle sohbet ede ede Seyda hz.lerinin talebelerinin tek tek isimlerinin yazdığı özel dua talebe listesine girme ile şereflendim. Tabi İbrahim hocamın referasınsı ve Dr. Mehmet Fatih Hatipoğlu hocamın vesilesi ve Veysel abinin himmetiyle.
ANNEMİN BANA HEP SÖYLEDİĞİ
İşte metninizin Adnan Şensoy Hoca’nın üslubuna ve ciddiyetine uygun şekilde düzeltilmiş hali:
Zorlu süreçlerimde annem bana “küçük evliyam” derdi. Balkonuma ben varken gelip yuva yapan, ben yokken kaçan güvercinler sebebiyle de “güvercinim” derdi. Çocukluğumda ibadet ve zikirle balkonda sabahladığımda güvercinler balkona konar, onlarla konuşurdum. Zikir ve taatte Allah’a olan yakınlıklarına tefekkür eder, imrenirdim. Annem, beni böyle gördüğü için “Sen de benim güvercinimsin,” derdi. Bu durum, 11-16 yaşlarım arasında devam etti. Geçmişimde güzel anılar ve hatıralar bıraktıran Allah’a hamdolsun. Rabbim, günümüz ve yarınımız hakkında bizden merhametini ve hidayetini esirgemesin…
Aradan yıllar geçti. Nice zorlu yıllar. Geçmeyecek gibi görünen ama akan yıllar. Şimdi annem telefonla beni her aradığında bunca yaşanmışlıktan sonra herkesin hayatına dokunan süreçleri hatırlatır ve şöyle der:
“- Oğlum sen bana Allah(ﷻ)ın lütfusun. Gururumsun. Ben senden razıyım Allah(ﷻ) da senden razı olsun. Benim sadece oğlum değilsin. Sen benim annemsin, babamsın, hocamsın der… “
İşte 10 Ocak 2022 tarihindeki sesli mesajı. Benim için bir şeref madalyası kabilinde olan bu ses kaydını da ekliyorum.
Tüm yaşanan sıkıntıların sonucunda filmin mutlu son sahnesi gibi annemden sürekli bunu duyup dua üzerine dua alabilmek benim için tarifsiz bir mutluluk. Elhamdulillahi Rabbilalemin…
ASKERLİK:
Medrese eğitiminin sonlarında imam-hatip olarak görev almak ve evlilik için talibimiz olan kısmete ermek için annemin teşvikiyle okulu bitirmeden kendim gitip askere başvurdum. Tabi o zaman cübbeli ve takkeliyim . Oy kullanmaya okula gittiğimde arkadan ;HOCA CAMİDE ; diye bağırıyorlardı. Askeri şubeye gidince de ilginç oldu tabi. Helallik almak için eve gittim usuldendir diye. Ne karşılayan var ne de uğurlayan bir garip yetim gibi…
Neyse ki Sedat ÇAYLAK kardeşim, Kamil ÖNDER abi ve Salih DAŞBAŞ abi beni kendi arabalarıyla alıp götürmüşlerdi tâ Ankara Mamak’a kadar. Traş etmişlerdi berberde. Yemek yedirmişlerdi. Biraz harçlık bırakmışlardı ve nizamiyeden uğurlayıp yine İstanbul’a geri dönmüşlerdi. Kimdi bunlar? Akrabam mı? hayır. Sadece Allah(ﷻ) için beni seven birkaç büyük yürekli adamdılar.
2004 Yılında Hava Savunma olarak Ankara Mamak Çavuş Talimgâhına Muhabere olarak devam ettim. 90 Günlük eğitim den ayrılıp 40 küsür günde dağıtıma gidenlerden sadece ben Erzincan 3.Ordu İstihbarat bölüğüne usta birliğine gönderildim. Bir müddet sonra Hizmet birliğine geçişim yapıldı. 15 Aylık askerliğim sürecinde Hizmet birliği yazıcısı ve 3.Ordu Cami imam-hatip’i olarak Erzincan’da askerlik vazifemi yerine getirdim. Acemiliğim revirde, usta birliği psikolojik baskılarda yazıhanede, camide, revirde geçti durdu.
ASKERLİK SONRASI CAMİDE İMAM-HATİPLİK:
Ağustos 2005’te Askerlik dönüşünde birkaç ay Ahmed GÜNDÜZ beyin SAMAHA TUR isimli Hac-Umre firmasında çalıştım. Hemen peşinden Avcılar’da Üniversite Mahallesinde yeni açılmış bir mescitte imam-hatiplik vazifemi sürdürdüm.
Diyanet işleri Başkanlığı’nın İmam-Hatip yeterlilik belgesini kazandıktan sonra İstanbul Fatih’te imam-hatip olarak görev almak için girişimlerde bulundum. O zamanki İstanbul Müftü yardımcısı şimdi Diyanet Vakfı Başkanı olan İlyas Serenli hoca , belgelerimi (özgeçmiş ve diploma-sertifikalar) gördükten sonra kısa bir mülakat imtihanı (Kur’an tilaveti ve ezan) yapmış ve sonrasında Kadıköy Moda camii ilk teklif olarak sunmuştu. (O zamanlar Fatih ‘te bir cami diye ısrar etmiştim. Şimdiki Adnan aklım olsaydı Kadıköy Moda camiinde imam-hatip olarak görev yapmayı kabul ederdim). Sonrasında İl müftülüğüne gittiğimde İlyas Serenli hoca yerine göreve atanan eski Zeytinburnu müftüsü Mehmet Aşık bey, 3 Ay kadar süren diyaloglarım sonrasında Sultan çiftliği ve Bayrampaşa’da 4-5 cami de seçenek sundu. Lakin Fatih’te ısrarcıydım. Atamalar sebebiyle imamlığı bıraktım.
HAC-UMRE REHBERLİĞİNE BAŞLAMAM: 2002-2023
İlk kez bir grubun başında yardımcı hoca olarak Kasım 2002 yılında Ramazan umresinde görev yapmıştım. Avcılar’daki imamlıktan ayrılıp Fatih’te de görev alma işini çözemeyince 2006 Yılı Aralık ayı itibariyle Berat Turizm Hac ve Umre firmasında din görevlisi-tur rehberi olarak başladığım mesleğimi Mart 2019 ‘e kadar sürdürmeye devam ettim.
2019 Mart ayından sonra herhangi bir firmayla anlaşmam olmaksızın rehber hoca olarak görev yapıyorum. Kendilerine itimat ettiğim birkaç firmadan gelen davetlere katılıyor veya müsait olduğumda o firmalardan teklif talep ederek bendeniz grup ilan ediyorum.
Umre programlarımın tüm bilgileri ve detaylar için tıklayınız:
http://www.adnansensoy.com/umre-turlarim/
Hac programlarımın tüm bilgileri ve detayları için ise buraya tıklayınız:
http://www.adnansensoy.com/hac-programlarim/
Kudüs programlarımın tüm bilgileri ve detayları için ise buraya tıklayınız:
http://www.adnansensoy.com/kudus-turlarim/
Şubat 2023 İtibariyle 9 Hac 48 Umre 4 Kudüs turunda din görevlisi olarak görev yaptım. Çocukken evden kaçtığım, gençliğimde sevdasıyla yanıp kavrulduğum, oradan gelen tesbihleri kokladığım, kokularla yattığım yere bu kadar gidip gelmek ne nasip değil mi? Çocukken sohbet verdiğim ortamlarda herkes bir şey istiyordu. Ben Allah(ﷻ) ve Rasulünü(ﷺ), Mekke ve Medine’yi bu kutlu yolu istiyordum. Hoca isteyen hoca, koca isteyen koca buldu. Ben Haremeyn’i istiyordum samimiymişim demek ki ALLAH(ﷻ) nasip etti. İmkansızı imkanlı kılan Allah(ﷻ) yücedir. Kul niyet, gayret , sabır ve şükrü elden bırakmasın yeter ki;
YAZARLIĞA ADIM VE KİTAPLARIM:
Bu yoğun koşturma esnasında radyo dinleyicilerimin ve sohbet meclisi arkadaşlarımın isteğiyle Kurtuluş Nasihatleri isimli ilk eserimi yazdım. 2002 Yılı itibariyle (Temmuz 2020) 38 kitap yazmak nasip oldu. İstanbul Fatih Furkan Kitabevi basım ve yayın işini 2017 yılına kadar sürdürdü. 2017 İtibariyle hiçbir yayınevi ile bağım kalmadı.Bunun üzerine ise tüm dünyada online alınabilecek bir sistemle GOOGLE PLAY üzerinden e-kitap/Dijital satışları gerçekleştirildi.
1-Kurtuluş Nasihatleri -1 (Yayınlandı)
2-Kurtuluş Nasihatleri -2 (Yayınlandı)
3-Kurtuluş Nasihatleri -3 (Yayınlandı)
4-Dinler Arası Diyalog (Yayınlandı)
5-Rasulullah’ın Diliyle Namaz ve Nehir (Yayınlandı)
6-Rabbimin Benden İstediği Tesettür Nedir (Yayınlandı)
7-Kıyamet Alametleri ve Rasulullah’ın Diliyle Kurtuluş Reçeteleri (Yayınlandı)
8-Sevgili’ye Mektup (Yayınlandı)
9-Sevgili’min Duaları (Yayınlandı)
10-Sahabeler ve Günümüze Mesajları (Yayınlandı)
11-Ey Misyonerler Cevap Verin (Yayınlandı)
12-Cennetle Müjdelenenler (Yayınlandı)
13-Siyer-i Nebi (Yayınlandı)
14-Mekke ve Medine’de Okuduğum İlahiler (Yayınlandı)
15-Hz.Muhammed’in Dilinden Ramazan ve Üç Aylar Duaları (Yayınlandı)
16-Allah’a Götüren Sır Nafile Namazlar (Yayınlandı)
17-Tasavvuf; Sevgide Ölümü Tadıp Aşkta Dirilmek (Yayınlandı)
18-Hz.Muhammed Hakkında 1000 Soruya 1000 Cevap (Yayınlandı)
19-Cennet’ül Baki (Medine Mezarlığı) (Yayınlandı)
20-Kudüs Rehberi (Yayınlandı)
21-İmam Nikahı (Dini Nikah) (Yayınlandı)
22-Peygamberimizin Veda Haccı (Yayınlandı)
23-Medine-Mekke Arası 5,5 Saat; Yaratılış Kur’an ve Sünnet Işığında (Yayınlandı)
24-Mus’ab’ul-Hayr ; Hz.Mus’ab b. Umeyr (Yayınlandı)
25-What is İslam ? (İngilizce İslam Nedir mini ilmihal) (Yayınlandı)
26-Şiddet ve Şehvet fanatik Yahudilik ve Hristiyanlık (Yazımda)
27-Ümmetin En Emini; Hz.Ebu Ubeyde b. Cerrah (Yayınlandı)
28-Diyorlar ki (İslam Aleyhine İftiralara Cevaplar) (Yazımda)
29-Kırk Hadis (kısa) (Yazımda)
30-Spermin İyileştirme Etkisi; Sprem Mucizesi (Yazımda)
31-Bir Hocanın NASA Araştırması (Yazımda)
32-Bir Hocanın Birleşmiş Milletler Mektupları (Yazımda)
33-Göz Bebeğindeki Noktadan Uzaydaki Kara Delik (Yazımda)
34-Mekke’den Gelen Meyve (Çocuğu Olmayanlar İçin) (Yayınlandı)
35-Hocam Bize Büyü Mü Yapmışlar? (Yazımda)
36-İhtiyarlar Muhalefet Etti, Gençler Eşlik Etti (Yazımda)
37-Divan-ı Karagumruki (Yazımda)
38-Korona İlmihali (Yayınlandı)
39-Ayasofya-1 Bölüm: Temmuz 2020 (Yayınlandı)
40-Adam ve Ewa; İnsanlık Ailesi (Yazımda)
41-Ayasofya-2 (Bilinmeyenler) (Yayınlandı)
42-BM Ülke İdarecilerine Halka İletişim Önerileri (Yazımda)
43-Neden Peygamberi Sevmek Zorundayız (Yazımda)
44-Umre Rehberi ; Mübarek Bir Sefer Olsa da Gitsem (Yayınlandı)
45-Özlü Sözlerim (Yayınlandı)
46-Uhud Müdafaası; Uhud’u anlamak her şeyi anlamaktır (Yayınlandı)
47-Kur’an’daki Meyve ve Sebzeler (Yayınlandı)
48-Kur’an’ın Bilimsel Mucizeleri (Yazımda)
49-Kur’an’daki Uyku Terapisi (Yazımda)
50-Sanal Cihad ve Yeni Düzen (Yazımda)
51-Hz.Hatice (Bu bir Roman Değil) (Yayınlandı)
52-Playstation Risalesi – Sanaldan Gerçekliğe (Yayınlandı)
53-Kinetik Enerjiden Elektrik Üretimi – Belediyelere Öneriler (Yazımda)
54-ZemZem Suyu Mucizesi (Yazımda)
55-Peygamberimiz Zamanındaki Çarşı ve Pazarlar (Yayınlandı)
56-Bitcoin Risalesi (Yazımda)
57-Hz.Muhammed’in İstanbul’daki Kadem-i Şerifleri (Ayak İzleri) (Yayınlandı)
58-Hz.Muaz b. Cebel ve Rivayet Ettiği Hadisler (Yayınlandı)
59-Kurban Risalesi (Yayınlandı)
60- Temizlik Risalesi (Yazımda)
61- İslam Hakkında Yanlış Bilinenler (Yazımda)
62- Ahirete İman (Yazımda)
63- İnsanlığın Birleştirici Kutsal Çatısı; Tek Din İslam
64- Umre Rehberi – Muhtasar (Yayınlandı)
65- Ramazan Ayı Günlük Programım (Yazımda)
66- Namaz Sonrası Duam (Yayınlandı)
KASETLERİM
Her alanda bir hizmet yapabilmek arzu ve hevesiyle 2002 yılında ablalar ve abiler radyo sohbeti cemaatlerimden gelen taleple Unkapanı Çağ kasetçilikten 2 adet sohbet kaseti de çıkartmıştık. 90 dakikalık:
1- Ölüm: sonsuz saadet mi, sonsuz hüsran mı?
2- Hz.Muhammed’in(ﷺ) son anları
DİJİTAL MÜZİK ALBÜMÜ
Spotify , İTunes , Apple başta olmak üzere 40 kadar müzik platformunda 19 eserden oluşan albümü Kasım 2020 ‘de yayına girdi. Bir bu eksikti dediğiniz ne ve nere varsa orada Allah(ﷻ) için olmaya devam ediyorum.
#Spotify de #AdnanŞensoy adıyla sesli ilahi hitap ve dualarımı dinleyebilirsiniz
Sanatçı arama : Adnan Şensoy
SPOTİFY: https://open.spotify.com/artist/13mnY8sSXpfFjvRCiiUN5E
İTUNES: http://itunes.apple.com/album/id/1540755267
APPLE: https://music.apple.com/album/1540755267?app=itunes ;ls=1
TİYATROSAL SAHNE PROGRAMLARIM
Kermesler, konserler, konferanslar vs derken Fatih Feza Kültür salonununda GAFLETTEN KURTULUŞ isimli tiyatro eksenli sohbet programı dahi icra ettim. Baktım ki Haşim AKTEN abim ve Gözyaşı Geceleri gibi değerler var zaten parazite gerek yok dedim ve 3 Yıl sonunda benim bu alanda hizmet etmeme gerek olmadığı kanaatiyle tiyatrosal gösterilerime son verdim. Haşim abi beni her gördüğünde “GENÇ HOCA” der olmadığımda da Ahmet NURULLAHOĞLU abiye sorardı. Manevi dünyamızda onun da etkisi olmuştur hep.
TASAVVUFÎ YÖNDEN ALDIĞIM EĞİTİMİM
Giriş kısmında değinmiştim. Birçok cemaate girip çıktığım, kısmen de olsa dahil olup katıldığım olduğunu kimler vasıtasıyla olduğunu da ifade ederek izah etmiştim. Ruhul Beyan’dı, Ruhul’Furkan’dı, Risale-i Kudisyye’ydi, Risale-i Nur’du, Mektubat-ı Rabbani’ydi, Rübailerdi, İrşad’dı, Misbah’tı derken İlim tahsilinde irfan tahsilini yürekten icra edebilmek ümidiyle tasavvufi eğitimden de Şeyh Bahaeddin Nakşiben’in Hz.Halidi Bağdadi kolundan Halidiyye yolundan son dönem osmanlı müderris ve şeyhlerinden Şeyh Hacı Ali Haydar Ahıskalı efendi hazretlerinin yolunda Müceddid Hacı Mahmud el-Ufi el-Halidi en-Nakşi (ks) efendi hazretlerinden Hâlidi nakşîye müntesip ve Halvetiyye-Ramazâniyye tarikatının Cerrâhiyye kolundan Şeyh Nureddinin el-Cerrahi el-Karagumruki yolundan Hacı Tuğrul Efendiden de muhibbi Cerrahi olarak ve bazen de üveysî olarak müstefid oldum. Hayat tecrübelerin toplam yorumu. Arı gibi her birinden bir polen , ayrı bir vitamin alınca bakış açısı derinleşiyor. Okulda aynı sınıfın ayrı öğretmenleri olur. Her biri kendi alanında eğitir. Öğrenci her birinden objektif fayda arzu ederse nasibi kadarını alır.
ADNAN ŞENSOY KENDİ TV PROGRAMLARI
*Ülke Tv * Kadim Sırların İzinde * Uğur Arslan sunumu ilahiyatçı yazar Adnan Şensoy anlatımıyla her Cumartesi 14.00’de Mayıs 2022 yılından günümüze devam ediyor
*Ülke Tv * Uğur Arslan ile Ülke’de Sahur * ilahiyatçı Adnan Şensoy katılımıyla 2022 Ramazan ayında gerçekleşti.
KATILDIĞIM TV PROGRAMLARI 2006-2024
(TEK BÖLÜM VE UZUN-SEZON HEPSİ LİNKİ AŞAĞIDAKİ YOUTUBE BAĞLANTISIDIR. TIKLAYARAK İZLEYEBİLİRSİNİZ. VEYA İZLEMEK İSTEDİĞİNİZ BÖLÜME TIKLAYABİLİRSİNİZ.)
https://www.youtube.com/playlist?list=PL20C570D065137D24
veya Televizyon Programlarım sayfamı ziyaret edebilirsiniz.
http://www.adnansensoy.com/televizyon-programlarim/
Bazı gazetelere dini konularda mülakat verdim
Haber Türk, Yeni Asya, Yeni Akit, Vakit
Bazı dergilere yazdım
Bazı internet sitelerinde (Haber5, Gözyaşı) yazılar yazdım. NİYAZ DERGİSİ’nde Rasulullah’ın(ﷺ) siyeri başlıklı bir yazı dizisi, Sahabi başlıklı 2.bir yazı dizisi olmak üzere yazılar yazdım. Vuslat Dergisi gibi başka dergilere de çeşitli konularda makale yazdım.
Uzun dönem televizyon programı olarak; 2010-2011 sezonunun tümünde SHOW TV ‘de Siyaset Meydanı isimli programda 7 ay sabit katılımcı yorumcu olarak bulundum
2012 Ramazan ayında KANAL 7’de her akşam iftar saatinde Prof.Dr.Mustafa Karataş’la iftar programın bünyesinde yayınlanan;Tefekkür Saati; Türbeler; konulu programın Ramazan ayı boyunca 1 ay ,29 bölüm vtr çekimlerinde sunucu-yorumculuğunu gerçekleştirdim
Hem günümüze hem de gelecek nesillere büyük bir miras olarak başardığım en nadide çalışmalarımın başında gelen HZ.MUHAMMED(ﷺ) İZİNDE HİCAZ HARİTASI çalışmam 2002 yılından bugüne hala devam ediyordu. Artık Adnan Şensoy haritası adıyla Kudüs ve istanbul dahli birçok yer eklendi.
Online harita linki:
1.alternatif:
https://www.google.com/maps/d/u/0/viewer?mid=1H70Bfo8DRqJCTGNT8PytJe9uSUo ;hl=en_US ;usp=sharing
2.alternatif:
https://www.google.com/maps/d/viewer?mid=1H70Bfo8DRqJCTGNT8PytJe9uSUo&usp=sharing
Yukarıdaki linkler orjinal haritaya yönlendirir.
YOUTUBE’RLİK DÖNEMİ:
2006 Kasım ayından beri YouTube/AdnanSensoy kanalım üzerinden 2800 ‘den fazla Mekke-Medine-Kudüs videolarım başta olmak üzere Tv programlarım, radyo kayıtlarım, gezilerden notlarım, tefekkür videolarım, Kur’an tilavetlerim vb playlistler başlıklarında video hizmete sundum. Hatta tüm Kur’an’ı meal tadında minik bir tefsir tadında yaptığım hatim meal çalışmasını da;
Dünyada İlk Kez Haritalı Online Siyer Hz.Muhammed(ﷺ) ve Evrensel Mesajı
Hz.Peygamber’in(ﷺ) İzinde Hicaz =2002/2023
Kudüs’te Vahyin İzinde
ve daha niceleri var. Sayfama tıkladığınızda listeleri görebileceksiniz. YouTube/AdnanSensoy.
Nacizane bütün çalışmalarımı www.AdnanSensoy.com resmi web sitem üzerinden;insanlığın olur ya bir zerre kadar dahi olsa istifade eder ; temennisiyle web üzerinden istifadesine de sunarak bu alanda da kendimce hizmete youtube, facebook, twitter üzerinden devam ediyorum.
GENEL HAYAT PRENSİBİM:
ALLAH İÇİN İYİ BİR ŞEY YAPMAK , HİÇBİR ŞEY YAPMAMAKTAN HER ZAMAN DAHA İYİDİR.
Bu bağlamda BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL SEKRETERİ, ABD BAŞKANI, RUSYA DEVLET BAŞKANI, İNGİLTERE BAŞBAKANI, ALMANYA ŞANSÖLYESİ vb devlet başkanlarına İslam’ın değerleriyle ilgili tavsiye içerikli mektuplar bile gönderdim.
Sayın ilgili devlet liderlerine gönderdiğim ingilizce mektupların türkçesi şu şekildeydi:
Sayın Başkan,
öncelikle başkanlığınızı kutluyorum. Ben istanbul Türkiye’de bir müslüman aydın din adamı Adnan Şensoy. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bazen Allah(ﷻ) insanın gönlüne bazı şeyler yapmasını ilham eder. Ben de sizinle bir iki noktayı paylaşmak istiyorum. Allah(ﷻ) müslümanların tek kutsal kitabı Kur’an’da şöyle buyurur;
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi ırklara ve milletlere ayırdık. Allah(ﷻ) katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah(ﷻ) hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucurât Suresi 13. Ayet) Ve yine sevgili Peygamberimiz(ﷺ) şefkat, saygı, adalet ve rahmet peygamberi Hz.Muhammed’in(ﷺ) son büyük veda konuşmasındaki ifadesi şudur: “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın Araba; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva (Allah(ﷻ) karşı sorumluluklarını yerine getirme ve O’na saygı gösterme) dışında bir üstünlüğü yoktur…”
Yani farklılıklarımız yaratıcının mutlak bir isteği. Hepimiz tüm insanlar olarak yaratılışta eşiz ve eşitiz. Ancak siyasette, sporda, bilimde, ailede ve hayatın her
alanında olduğu gibi tüm dinler içerisinde de fanatikler her zaman olmuştur ve maalesef olacaktır. Doğru bilgilerle hayatın her alanındaki fanatizmi azaltabilir ve insani değerleri asıl kimliğimiz olarak ön plana çıkarabiliriz.
Allah(ﷻ) Kur’an’da mutlak güç ve varlığın sahibi olarak kendisini tanıtır :
“Ey insanlar! Siz Allah(ﷻ) muhtaçsınız. Allah(ﷻ) ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.” (Fatır/15) buna rağmen inanıp inanmama tercihini kişinin özeline bırakır:
“Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah(ﷻ) inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Bakara / 256) “De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.”(Kehf / 29) ve kişilerin tercihlerinde peygamberin bile sorumlu olmadığını sadece öğüt vermekten sorumlu olduğunu anlatır.
“Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.”(Gaşiye/21-22). Birçok ayette ey insanlar diye tüm insanları Kur’an perspektifinden tüm kainatı ve varlık alemini düşünmeye teşvik edip hala düşünmeyecekler mi (Nisâ / 82 ) diyerek akıllarını kaynağı belirsiz kişi ve oluşumların çıkarlarına ipotek vermemelerini telkin eder. :
“Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah(ﷻ)tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı.”
Allah(ﷻ) Kur’an’da kendisini tüm alemlerin çok merhametli ve çok esirgeyen ilahı olarak tanıtır. Hz.Muhammed’i(ﷺ) de tüm alemlere merhamet ve esenlik vesilesi olsun diye gönderildiğini anlatır.
Müslüman toplumlar olarak Kur’an’dan ve Peygamberin(ﷺ) yaşadığı, temsil ve tebliğ ettiği İSLAM’dan uzak kaldığımız bir gerçek. Şuanda İslam ile şiddeti bir arada gösterme çabasında bulunan tüm örgütler İslam’dan uzaktır. Çünkü bu oluşumların inanç kaynağı Allah’ın sözü Kur’an ve Hz.Muhammed(ﷺ) değil, kişisel kendi kanaat ve yorumlarıdır.
Değerli vaktinizi daha fazla almamak adına şu ayetteki gibi “bir masumun öldürülmesini tüm insanlığın öldürülmesi gibi günah sayan , bir insanı kurtaranı ise tüm insanların hayatını kurtarmış gibi değerli kılan”(Mâide / 32 ) İslam’ın adalet, sevgi, merhamet, hoşgörü, barış ve esenlik dini olduğunu ifade etmek isterim.
Bu bağlamda İslam adına veya ortak insani değerler adına katkıda bulunabileceğim, bir gönüllü danışmanlık hizmetim olabilecek olursa her zaman yardıma hazır olduğumu arz ederim.
Saygılarımla
Adnan Şensoy
İlahiyatçı, Yazar,Müslüman din adamı, düşünür (mütefekkir), tv-radyo
programcısı
BU BAĞLAMDA NASA ASTRONOT PROGRAMI İÇİN NASA İLE YAZIŞMALARIM DA OLDU
EĞİTİM :ÜNİVERSİTELER VE DİĞER:
KURS:
1- KLASİK MEDRESE (İSMAİLAĞA RAMAZAN BALIM MEDRESESİ): 2002-2004 İSTANBUL G.O.P.
2- DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI: İMAM-HATİP YETERLİLİK BELGESİ 2006
LİSE:
1- SÜLEYMAN NAZİF ANADOLU LİSESİ FEN BÖLÜMÜ İSTANBUL AVCILAR
2- RTE ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ İSTANBUL FATİH
ÜNİVERSİTE:
1- ANADOLU ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ : 2002 (1.ÜNİVERSİTE MEZUN)
2- HOLLANDA ROTTERDAM İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ UZAKTAN EĞİTİM: 2013 (ÜNİVERSİTE TERK)
3- ANADOLU ÜNİVERSİTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS : 2015 (2.ÜNİVERSİTE MEZUN)
4- KAPADOKYA ÜNİVERSİTESİ TURİST REHBERLİĞİ TEZSİZ (BİTİRİP GEÇİŞ TEZLİ)
5- KAPADOKYA ÜNİVERSİTESİ TURİST REHBERLİĞİ TEZLİ YÜKSEK LİSANS (MEZUN)
6- ANADOLU ÜNİVERSİTESİ TARİH (DEVAM)
7- ANADOLU ÜNİVERSİTESİ KARAKTER VE DEĞER EĞİTİMİ YÜKSEK LİSANS (KABUL BEKLENİYOR)
8- İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSLAM İKTİSADI VE FİNANSI YÜKSEK LİSANS (KABUL BEKLENİYOR)
SERTİFİKALARIM
1-TAEKWON-DO (VAHYETTİN YILDIRIM SPOR OKULU) : 1.DAN (SİYAH KEMER)
2-TÜRSAB (TÜRKİYE SEYAHAT ACENTALARI BİRLİĞİ) ARAPÇA 2013 ENFORMASYON BELGESİ
3-ARAPÇA – A1: SERTİFİKA İSMEK
4-ARAPÇA – A2: SERTİFİKA İSMEK
5-İNGİLİZCE – A1: SERTİFİKA İSMEK
6-İNGİLİZCE – A2: SERTİFİKA İSMEK
7-LİDERLİK : SERTİFİKA İSMEK
8-DİKSİYON : SERTİFİKA İSMEK
9-CAMTASIA 2019 KULLANIMI: SERTİFİKA İSMEK
10-DÜĞME DİKİMİ VE İLİK AÇMA TEKNİKLERİ : SERTİFİKA İSMEK
11-BTCE AVRUPA DİL PORTFOLYESİ : SERTİFİKA İSMEK
12-YOUTUBE : KANALINIZI BİR MARKA HALİNE GETİRME SERTİFİKASI
13-SANAT TARİHİ UZMANLIĞI SERTİFİKA PROGRAMI : ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
14-İKNA’NIN SIRLARI : (BTK) Akademi (katılım)
15-TEMEL İLK YARDIM BİLGİSİ : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
16-OSMANLICA TÜRKÇESİNE GİRİŞ : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
17-PROTOKOL KURALLARI : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
18-YÖNETSEL KARAR VERME : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
19-BEDEN DİLİNİ DOĞRU KULLANMAK VE ETKİLİ KONUŞMAK : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
20-OYUNLAR TEORİSİNE GİRİŞ : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
21-DOĞAL ECZANE : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
22-SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN DOĞRU BESLENME VE FARKINDALIK : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
23-ETKİLİ ZAMAN YÖNETİMİ : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
24-KORONAVİRÜSLER : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
25-SOSYAL AĞ ANALİZİ : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
26-SEYAHAT SATIN ALMANIN PÜF NOKTALARI : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
27-İNGİLİZCE ÖĞRENENLER İÇİN TELAFFUZ : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
28-AİLE YAPISI VE İLİŞKİLERİ : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
29-ZEYBEK ÖĞRENİYORUM -1 : AKADEMA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
30-MANEVİ REHBERLİK VE DEĞERLER EĞİTİMİ : İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SERTİFİKA
31-HAYVAN SAHİBİ OLMANIN SORUMLULUKLARI : SERTİFİKA İSMEK
32-TEMEL MASAJ TEKNİKLERİ : SERTİFİKA İSMEK
33-İLK YARDIM BİLİNÇLENDİRME EĞİTİMİ : SERTİFİKA İSMEK
34-DİJİTAL İLETİŞİM VE ETKİLEŞİM UYGULAMALARI : SERTİFİKA İSMEK
35-ÇEVİRİM İÇİ AJANDA UYGULAMASI : GOOGLE KEEP KULLANIMI : SERTİFİKA İSMEK
36-ÇEVİRİM İÇİ TOPLANTI UYGULAMASI : MICROSOFT TEAMS KULLANIMI : SERTİFİKA İSMEK
37-ÇEVİRİM İÇİ TOPLANTI UYGULAMASI : SKYPE KULLANIMI : SERTİFİKA İSMEK
38-MÜZAKERE BECERİLERİ : (BTK) Akademi (katılım)
39-KOÇLUK : (BTK) Akademi (katılım)
40-DİLEKÇE YAZIM KILAVUZU EĞİTİMİ : SERTİFİKA İSMEK
41-KAHVENİN YOLCULUĞU VE KAHVE YAPIM TEKNİKLERİ : SERTİFİKA İSMEK
42-ENDONEZCE A-1 : ENDONEZYA KONSOLOSLUĞU İSTANBUL
43-TEMEL ANLATICILIK EĞİTİMİ : SERTİFİKA İSMEK
44-SAÇ ÖRME TEKNİKLERİ : SERTİFİKA İSMEK
45-OVERLOK MAKİNASI KULLANIMI : SERTİFİKA İSMEK
46-GİYİMDE ÜTÜLEME TEKNİKLERİ : SERTİFİKA İSMEK
47-EKİP LİDERLİĞİ : (BTK) Akademi (katılım)
48-KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE : (BTK) Akademi (katılım)
49-STRATEJİK DÜŞÜNME : (BTK) Akademi (katılım)
50-GÜZEL KONUŞMAYA HAZIRLIK : İSMEK
51-İÇSEL LİDERLİK : İSMEK (katılım)
52-BİREY VE AİLELER İÇİN AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ PROGRAMI : AFAD
53-AFET RİSKLERİNİ AZALTMA PROGRAMI : AFAD
54-ÇAĞRI MERKEZİ ÇALIŞANLARI İÇİN STRES YÖNETİMİ: İSMEK
55- AFETLER VE KORUNMA BİLİNCİ EĞİTİMİ : KIZILAY
56- BAYRAM TATLILARI : İSMEK
57- ÇAY KÜLTÜRÜ VE DEMLEME TEKNİKLERİ: İSMEK
58- ETKİLİ PROBLEM ÇÖZMEK TEKNİKLERİ: İSMEK
59- GÜZEL KONUŞMA TEKNİĞİ: İSMEK
60- KAMERA OYUNCULUĞU – KONUŞMA SANATI TEKNİĞİ: İSMEK
61- ZAMAN VE STRES YÖNETİMİ: İSMEK
62- SIRA DIŞI REHBERLİK: İSMEK
63- PARADOKS VE SONSUZLUK (Paradox and Infinity): M.I.T
64- BEYİNLER VE MAKİNALAR (Minds and Machines): M.I.T
65- PARAMI YÖNETEBİLİYORUM: AKADEMA
66- TÜRK KAHVESİ KEŞFİ VE YAPIMI: İSMEK
67- ŞİİR SANATI: AKADEMA
68- KUTSAL KİTAPLARI ARACILIĞIYLA İSLAM (Islam Through Its Scriptures) : HARVARDX
69- BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE NÖROPSİKOLOJİYE GİRİŞ (Introduction to Cognitive Psychology and Neuropsychology) : CAMBRIGE
– AFAD: Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
– AKADEMA: kısaca KAÇED ya da dünya da tanınan adıyla MOOCs (Massive Open Online Courses)
– BTK: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Akademisi
– İSMEK: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları
– KIZILAY: Türk Kızılayı
– M.I.T: Massachusetts Institute of Technology
– HARVARDX: Harvard University (İlahiyat Okulu)
– CAMBRIGE: University of Cambridge
YABANCI DİLLERİM:
1-Arapça : B2 (İsmek)
2-İngilizce : B1 (İsmek)
3-İspanyolca : A1 (Busuu)
4-İtalyanca : A1 (Busuu)
5-Endonezca : A1 (Endonezya İstanbul Konsolosluğu)
6-Almanca : A1 (Busuu)
7-Rusca: A1 (Busuu)
8-Fransızca: A1 (Busuu)
ÜYESİ OLDUĞUM BAZI DERNEKLER:
1-İSLAM TARİHÇİLERİ DERNEĞİ (01/07/2014)
2-YENİ NESİL DERNEĞİ (21/03/2012)
GÖNÜLLÜSÜ OLDUĞUM BAZI KURUMLAR
1-TÜRKİYE DİYANET VAKFI (2016) BAĞIŞÇISI ; GÖNÜLLÜSÜ
2-TÜRK KIZILAYI (2008) BAĞIŞÇISI ; GÖNÜLLÜSÜ
3-AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) (2018) BAĞIŞÇISI ; GÖNÜLLÜSÜ
4-TSK MEHMETÇİK VAKFI (2018) BAĞIŞÇISI
5-T.C. TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI (2020) FİDAN BAĞIŞÇISI
6-İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı ) (2008) BAĞIŞÇISI ; GÖNÜLLÜSÜ
7-LÖSEV (Lösemili Çocuklar Vakfı) (2019) Bağışçısı& Gönüllüsü
8-TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) (2020) FİDAN Bağışçısı& Gönüllüsü
9-ÇEKUD (Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği) (2018) Bağışçısı& Gönüllüsü
10-YEŞİLAY (2019) Bağışçısı& Gönüllüsü
11-MİRASIMIZ (Kudüs ve civarındaki Osmanlı mirasını koruma ve yaşatma derneği) (2017) Bağışçısı
12-AHBAP DERNEĞİ (2019) ÜYESİ Bağışçısı
13- Hürrem Çavuş İnsani Dayanışma Rehberlik Araştırma ve Kültür Derneği (2016) Bağışçısı& Gönüllüsü
14-UMUDA KOŞANLAR DERNEĞİ (2023) Bağışçısı & Gönüllüsü
15- TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ GÜÇLENDİRME VAKFI (2024) Bağışçısı
HZ.MUHAMMED’İN(ﷺ) DAMADIYIM :
SEYYİD AHMED EL-BEDEVİ EL-HÜSEYNİ SOYU İLE EVLİLİK VE ÇOCUKLAR
Evet başlık şu şekilde. Eşim Atiye hanım baba tarafından Sevgili Peygamberimizin(ﷺ) soyundan geliyorlar. Medine’den soyu Mısır’a geçmiş meşhur veli zat Seyyid Ahmed el-Bedevi’nin kolundan. O yüzden Mısır’dan Siirt’e yerleştiklerinde lakapları Seyyid ile başlayıp el-Bedevi diye bitmiş. Kayınpederim merhum Hacı Bekir GÜLMEK el-Bedevi el-Hüseyni’nin dedeleri Osmanlı döneminde Şeyhülislamlık’ta bulunan Nakibuleşraf defterlerinde listesi tutulan seyyidlerdenmiş. Eski dönemlerde “Biz ehli beytiz. Peygamberimiz Hz.Muhammed’in(ﷺ) soyundan geliyoruz diye” gezerek halkın bu hassas dini duygularını istismar edenler varmış. Gerçi bu zamanda da var. Ben Peygamberimizin(ﷺ) soyundan geliyorum diyen bir çok kişiye denk geldim. Şecereniz var mı dedim. Yok dedi ama öyle demiş arkadaşı veya akrabası vs hepsi. Halbuki Veda Haccında Peygamberimiz(ﷺ) kişi kendi soyundan başka bir soya kendini nispet ederse telin olunur buyurmuştur (Buharî, Faraiz, 29; Müslim, İman, 112,114,115). Yani eğer nesebin O’na bağlı değilse üzülme yolun O’na bağlı olsun yeterlidir. Lakin yok rüyada gördüm öyle dediler, yok mahallede öyle diyorlar vs diye elinde delil belge olmadan Peygamberimize(ﷺ) bağ kurmaya çalışıp O’nun kınadığını yapmak olmaz.
Kayınpederim gibi elinde şeceresi olana denk gelmedim. Osmanlı döneminde işte bu Nakibuleşraflık kurumunda seyiddler en büyük seyyid tarafından defterde işlenir böylece istismarın önüne geçildiği gibi Rasuluallah’ın(ﷺ) nesline de saygı gösterilmiş. Misal ilimle uğraşmaları siyasete muhtaç olmamaları için vergiden muafiyetler olmuş, maaşlar bağlanmış aman ilimle meşgul olsunlar Rasulullah’ın(ﷺ) emaneti onlar denilmiş. Malum Peygamberimizin(ﷺ) soyu kızı Hz.Fatıma’dan gelmiştir. Hz.Ali ehli beytten değildir. Ama Rasulullah’ın(ﷺ) damadı ve amca oğludur. Ben de bu gibiyim. Soydan gelmek ayrı bir heyecan ve şereftir elbet ama aslolan O’nun(ﷺ) yolunda olmaktır. Lakin soyda olan genelde yolda da olur. Bu güzel nimet hamdolsun. Böylece hanım vesilesiyle ben de Rasulullah’a(ﷺ) damat olma şerefine ermiş oluyorum. Akrabalık inkar edilemez bir bağdır. Bu bağı Kur’an ve sünnet ile Rasulullah(ﷺ) öğretmiştir. Bu sayede çocuklarım da anne tarafından Hz.Muhammed’in(ﷺ) soyundan gelen ehli beyt oluyorlar, benim yani baba tarafından ise Türk oluyorlar. Soyu da yolu da mübarek olsun. İşte o Osmanlı dönemi Hz.Muhammed’in(ﷺ) soyundan gelmeyi onaylayan şecere ve ahitname ile kimlik güncel kartı:
Muhterem kayınpederim merhum Seyyid Hacı Bekir GÜLMEK El-Bedevi El-Hüseyni’nin dedelerine verilen Hz.Peygamber’in(ﷺ) soyundan gelenlere Şeyhulislamlığa bağlı Nakibuleşraflık’tan verilen Padişah fermanlı Seyyid’lik Şeceresinin aslı.
Kayınpederim Seyyid Hacı Bekir Gülmek 19 Mayıs Pazarı 20 Mayıs 2024 pazartesiye bağlayan gece yarısı 23.00 civarı vefat etti. Allah rahmet eylesin. Ruhuna ve ervahı abayı ecdadına el-Fatiha
Rabbimﷻ kayınpederim merhum Hacı Bekir GÜLMEK El-Bedevi El-Hüseyni’den razı olsun. Nasıl ki dedesi Rasulullahﷺ, Hz.Ali kızı Hz.Fatıma ile evleneceğinde kimsesizdi, maddi gücü yoktu, makamı rütbesi yoktu buna rağmen Hz.Ali’yi incitmeden desteğini esirgemeden bu evliliği tesis etmişse muhterem kayınpederim merhum Seyyid Hacı Bekir GÜLMEK El-Bedevi El-Hüseyni’de aynen bana öyle yaptı. Hiçbir şart koşmadı, hiçbir şey beklemedi, hiç ses etmedi, sadece kolaylaştırdı ve yardımcı oldu. 9 Evladı vardı. Atiye hanım ailenin tek kızıydı diğer 8 çocuğu erkekti. Beni 10. evladı gibi gördü bunu hissettirdi. Medresede kaldığımda yer döşeğimin olmadığını görünce gidip almış o kadar mesafe yürüyüp bana yer döşeği alarak getirmişti. Allah(ﷻ) da O’ndan ve kayın validem Mesude hanım ile kayınbiraderlerimden razı olsun. Ayrıca tüm el-bedevi el-hüseyni sülalesinden de hep saygı ve hürmetlerini gördüm.
İstanbul Fatih ‘te ikamet ediyorum. Sevgili Peygamberimiz’in (ﷺ) torunu Hz.Hüseyin’in (ra) neslinden, Seyyid Ahmed Bedevi’nin (ks) Siirt Halenze’li Ehl-i Beyt-i Rasulallah’tan Gülmek ailesinin kerimesi ile evli ve Rumeysa’nın, Hayrunnisa’nın ve Mariye Zehra’nın babasıyım.
Mekke’de eşimin doğum gününde yazdığım bir tebrik yazısı vardı her yıl onu minik eklemelerle tekrar tekrar paylaşıyorum. Çok beğenildi hem eşim hem de takipçilerim tarafından ilham olması için buraya da ekliyorum:
İYİ Kİ DOĞDUN EŞİM…
Rabbime hamdolsun ki doğdun. Her 1 Eylül olduğunda ayrı bir şükür secdesi ve dua hâli yüreğimde inkişaf eder. Senin doğum günün olduğu için ey Rasulullahﷺ’ın kızı Atiye’cim. Dışarıdakiler anlamaz ravda-i mutahhara teşbihindeki hanemizi. Bir ben bir sen bir evlatlarımız birde ALLAHﷻ bilir. Rad süresinin 23-24 dilime pelesenk olan ve sık sık sana okuduğum ayetleriyle inşâAllah ebedi cennette de sirayet edecek yuvamız için hamdolsun:
“Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler (ve şöyle derler):”Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!”
Varoluşumun Havva’sı, Nefesimin Asiye’si, Dualarımın Hacer’i, Endişemin Sare’si, Hayalimin Rahel’i, Sabrımın Rahime’si, Umutlarımın Meryem’i, Evimin Hatice’si, Cefalarımın Sevde’si, Yüreğimin Aişe’si, Soframın Hafsa’sı, Yalnızlığımın Ümmü Habibe’si, Fedakarlığımın Ümmü Seleme’si, Rızkımın Zeyneb’i, Karanlık günümün Meymune’si, Şükürlerimin Cüveyriye’si, Hedeflerimin Safiye’si, Kederlerimin Mariye’si, Güvenliğimin Ümmü Ümare Nesibe’si, Gözyaşımın Ümmü Süleymn Rümeysa’sı, Cesaretimin Safiye’si, Sırlarımın Ümmü Eymen’i, Neslimin Fatıma’sı, Benim ardımın Ümmür Zerr’i…
Rumeysa’m, Hayrunnisa’m ve Mâriye Zehra’mın annesi, hayatımın incisisin. Seninle ve çocuklarımla hayatı Lutfeden ALLAHﷻ yalvarıyorum ki:
Tüm ailelerin huzur ve mutluluğunu en az bizimki kadar leziz, huzurlu ve neşeli eylesin.
Siz iyiki varsınız.İyi ki benimlesiniz.Hamd seni ve kızlarımı bana ihsan edene ALLAHﷻa. Sizi Rabbim için çok seviyorum.
Kıymetlin #AdnanŞensoy
HEDEFİM, GAYEM VE AMACIM –
MİSYON-VİZYON VE AKSİYONUM
Sayısız, sınırsız ve tarifsiz nimetlerinden dolayı Rabbim karşısında mahcubum. Ve yalnızca O’nun rızasını ve tüm insanlığın selametini temenni ediyorum. Başka hiçbir hesabım, hiçbir beklentim, hiçbir planım, hiçbir bağlantım yok. Neden böyle açıkladım tarihçeyi hayatımdan pasajlar. Ardımızdan birilerine feyz olur belki diye. Ben çocukluğumdan beri YOLCU hadisindeki gibi yaşıyorum. Kendimi bildim bileli gaflete düştüğüm anlar hariç. Söylenenler var, uzamasın diye kısılanlar var. Özetle geçmişimize hamdolsun. Geleceğimiz hayrolsun. Bugünlerimiz affolsun. Her insanın kendi hayatında inişli, çıkışlı, boşluğa düştüğü zamanlar olur ve olmuştur. Ne var ki biz hep O’na güvendik, O’na yöneldik. Bu sebeple sitemizin ana sayfasına şöyle ilan ettik:
Hz.Muhammed’in(ﷺ) kutlu izine talip sâde bir kul, Adnan Şensoy’un sitesindesiniz
VASİYETİM
ÖLÜM BU NE ZAMAN GELECEĞİ BELLİ OLMAZ. BEN DE GÖRDÜĞÜM BİRKAÇ RÜYANIN ETKİSİYLE HER GÜN BENDE KENDİMİ YOKLAR VE HESABA ÇEKERİM DİYE SON TAVSİYE VE VASİYETLERİMİ ŞİMDİDEN YAZAYIM İSTEDİM:
SON TAVSİYELERİM:
“ Kur’an ve sünnetteki tüm Peygamberlerin ve Salihlerin vasiyetidir son sözlerim:
Gizli ve açık her yer ve durumda; Allah’a(ﷻ) karşı gelmekten sakının.
Kur’an-Hadis-Siyer-Fıkıh her gün yatmadan önce tamamlamanız gereken virdiniz (vazifeniz) olsun. Kulların yargılama (ön yargı-eleştiri) ve yadırgamalarından (haksız ithamlarından) Allah(ﷻ)a iltica edin ve asla hayır niyetiyle yüklü hiç bir şey için Allah’tan ümit kesmeyin. ALLAH(ﷻ) ne güzel dosttur, RASULULLAH(ﷺ) ne güzel rehberdir. Kurtuluş ve saadet ise yalnız budur.
Şahit olun:
bendeniz ömrüm boyunca gece-gündüz gayret ettim.
Yapabildiğim kadarıyla ömrümü Allah’a(ﷻ) hibe ve kurban sundum. Seyrü seferim, azmu cezmim, yegane gayretim daim buydu.
Rabbim Allah(ﷻ);
amellerimizdeki kusura rağmen niyetimizdeki aşk, ihlas, ihsan, irfan hatırına mahşer günü Hz.Muhammed(ﷺ) ve özlem duyduğumuz Ricalullah ile livailhamd’da haşretsin hepimizi
VASİYETİM (Maddi ve manevi külfet olmaz ise):
Aileme;
Türkiye’de vefat edersem ilk gün bekletin cenazemi ev veya başka mahalde. Hem üzerinde hakkım olanlar, hem de üzerimde hakkı olanlar bilsin ve duysun ki vefatımı belki katılırlar son vazifeye.
Web sitem, sosyal medyam, cep telefonumdakilere sms ile bilgi veriniz
Katıldığım TV İhbar hatlarına ve radyo sohbetleri yaptığım radyolara bilgi veriniz.
İmkan dahilinde Malum 3-5 gazeteye ilan çekiniz.
Bu bir günlük bekleme ile Hem bu bir günlük içinde benimle ölümü ve dünyanın faniliğini hatırlarlar. İlk namaz vaktinde mezara bırakılıp unutulanlardan olmayız en azından. Bir gün bir gündür.
AYASOFYA-İ KEBİR CAMİ ŞERİFİNDE cenaze namazım eda edilsin. Mekke’deki bir grup arkadaşım Mescid-i Haram’da Kabe’de makam-ı ibrahim’in arkasında, Medine’deki bir grup arkadaşım Mescid-i Nebi’de Ravzada, Kudüs’teki bir grup arkadaşım ruhlar Mescid-i Aksa’daki kubbetussahra altındaki ruhlar mağarasında gıyabi cenaze namazımı kılsınlar.
Mümkünse Ayasofya-i Kebir Cami Şerifi mezarlığının minicikte olsa haziresine, olmazsa Fatih Cami haziresine, o da olmazsa Sultan 2. Mahmud Sultan Abdulaziz ve Sultan 2.Abdulhamid mezarlığı haziresine, o da olmazsa Edirnekapı Mihrimah Sultan Cami haziresine, hiçbiri olmazsa Edirnekapı mezarlığına veya Eyüp Sultan mezarlığına değilse nasip olan bir yere defnimiz olsun
Mezar taşım üzerindeki yazı bu sayfadaki resimdeki gibi olsun. Ama mermerinin sağı solu süs vs olmasın. Mezarımın üstüne gül fidanı, zeytin fidanı, ıhlamur fidanı vs dikene şimdiden duacıyız
Mutlaka okuduğum Kur’an’larımdan bir Kur’an kefenimin içine konulsun. Ben hocayım kimse yorum yapmasın. Hükmü de ahkamı da biliriz. Adağım var Rabbime, vaadi var kuluna. İlişmeyin ricamı yerine getiriniz
Kefen olarak 2002 den beri Hac ve umrelerimde giydiğim ve evde sakladığım 5 ihramım kefen olarak giydirilsin
Olur da Medine’de vefat edersem kimse ilişmesin. Orada bırakın. Türkiye’ye getirmeye çalışmayın. Memleketten dua edersiniz.
DOSTLARA;
Tavsiye ve nasihatlerim hep çıkarsız ve dostçaydı size. Hayatımda hiç kimseye menfaat beklentisiyle kelam etmedim. Adnan hoca olmanın sorumluluğunu Adnan olmanın zafiyetlerinin hep önünde tuttum. Sevdiğimde Allah(ﷻ) için sevdim, kırıldığımda Allah(ﷻ) için merhametten dolayı kırıldım, gücendim. Hiç kimsenin arkasından konuşmadım, unutmadığım sürece konuşturmadım. Bana sorulan sorular da bile ismen kimse hakkında konuşmamayı tercih ettim. Bilerek ve kasten kimseyi incitmedim. Kasten bir kusura batmadım. Mahşerin açık meydanında Allah(ﷻ) şahit olarak yetecektir. İnşaallah bu ölüm ile düşünürsünüz üzerinde. Elbet bir gün iyi dostlarla Kur’an müjdesiyle livailhamd sancağında buluşur , mizanda karşılaşır ve inşaallah kevserde buluşup sırattan cennete rücu ederken karşılaşırız.
EMEK VERDİĞİMİZ MEKANLARA;
Sohbetlerimiz, kitaplarımız, sözlerimiz ve yazılarımız devam ederse sadaka-i cariyemiz olur şükran duyarız duacıyız.
Herkese:
Adnan ölür kendi kıyameti kopar. Birgün sizinde kıyametiniz kopar sonra tüm dünyanın kıyameti kopar. Unutmayın. Her gelecek yakındır. Gülün eğlenin helal dairede neşelenin, çünkü dünyada müminindir, ahirette…
ŞİMDİ BEN BUNA BAKARIM HERGÜN HAYATTAYKEN,
SİZDE ARDIMDAN BAKARSINIZ BEN MEMATTEYKEN
“ TEK KİŞİ OLSANIZ BİLE YÜRÜYECEKSİNİZ ”
Fatih demek; fethi gerçekleştiren kişi demektir. Fetih demek; Hz.Adem(ﷺ) Babamızdan – peygamberimizden, Hz.Muhammed’e(ﷺ) kadar devam eden ve kemale erip tamamlanan islam dinini mekanlara, makamlara, kişilere, gönüllere, asırlara, zamanlara yaymak demektir. “Yeni Fetihlerin Sancaktarı olarak hizmete başlayacaksınız. “
BENDEN SİZE HATIRA RÜYALAR:
CAMİ RÜYASI
2001 Yılındaki sohbet ajandama kaydettiğim notlarımdan bazılarını buldum. Onları o ihlas ve samimiyet yüküyle sizlere de arz ediyorum:
NASIL TEKNİK DESTEK VEREBİLİRİM?
Tüm çalışmalarımı herhangi bir ücret talep etmeden yapıyorum ve ücretsiz paylaşıyorum. Videolarımdan, kitaplarıma, radyo programlarından vs katılımlara…
SONUÇ:
Adnan Şensoy olarak ben tek kişiyim. Bir din gönüllüsüyüm. Gönül insanı olmaya, erdemi yüceltmeye, yüce gönüllülük sergilemeye, tebliğ ile temsili yüklenmeye gayret ediyorum. Sitemde dediğim gibi SADE BİR KUL olarak tek kişi gayret ediyorum. Tüm çalışmalarımı kendi kısıtlı imkanlarımla ve yine tek başıma yapıyorum. Ve son nefesime kadar karşılığını Allah(ﷻ)tan umarak yapmaya devam edeceğim.
Allah(ﷻ) niyetlerimize ve gayretlerimize merhamet etsin ve bizleri sevgisiyle onurlandırsın.